Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Baluken: Dersim 38 asla bitmeyen bir dram ve katliam öyküsüdür

 Dersim’deki Laç Mağarası’nda çıkan insan kemiklerin bulunmasına ilişkin açıklama yapan BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, “Dersim 38 asla bitmeyen bir dram ve katliam öyküsüdür” dedi. Dersim’de 1938’den bu yana yaşanan dram ve katliamdan kalıntıların bulunmaya devam edildiğini de vurgulayan Baluken, Kürdistan’ın her yerinde katliama uğramış insanların kemiklerine rastlanıldığını da belirtti. Baluken, Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 90’lı yıllarda Jitem merkezi olarak kullanılan alanda yürütülen kazı çalışmalar ısonucunda, Jitem tarafından katledilen Yalçınkaya kardeşlerin kemiklerine ulaşıldığını da sözlerine ekleyen Baluken, “Başbakanın Dersim Katliamı ile ilgili ifade ettiği özrün altını doldurması anlamında yeni bir sayfanın aralanarak acil bir gündem işletilmesi elzemdir” dedi.

Türkiye’de resmi ideoolji kurucularının reddi miras temelinde yaklaşımının esas alındığı günden itibaren Kürt halkına birçok katliam yaşatıldığını vurgulayan Baluken, “1921 Anayasası’nın ruhuna karşıt bir şekilde devreye konan inkarcı, retçi, tekçi, asimilasyoncu politikalar katliamların yolunu açmıştır.       

Bu katliamların tarihsel olarak en önde geleni Şeyh Sait öncülüğünde gelişen 1925 Direnişinden sonra uygulanan idamlar ve toplu köy yakmaları iken, sonrasında ise Dersim’de yaşanan katliamdır. Dersim katliamı, temelleri 1926’da atılan ve 1938’de gerçekleşen insanlık dışı bir katliamın diğer adıdır. Dersim’de kendi kimliklerine, kültürlerine, bin yıllık hukuklarına bağlı olarak yaşamak isteyen insanlarımıza tarihin en kanlı ve acılı sayfalarına not düşülecek uygulamalarda bulunulmuştur” dedi.

Dersim 38’in asla bitmeyen bir dram ve katliam öyküsü olduğunu da kaydeden Baluken Dersim katliamında acıların unutulmadığı gibi yaşanan katliamın görüntülerinin de hala ortaya çıkmaya devam ettiğini belirtti. Bunun son örneğinin ise Dersim’deki Laç Mağarası’nda çıkan kemikler olduğunu söyleyen Baluken, “1938 yılındaki Dersim olaylarında hayatını kaybedenlerin yakınları, 76 yıl aradan sonra Dersim’deki yasaklı bölgeye girerek katliamdan kalan kemiklerle karşılaştı. Bor ve Venk köyleri civarında bulunan ve bölgedeki en büyük mağaraların başında gelen Laç Mağarası'nda toplanan 400-500 kişi, günlerce aç ve susuz bir şekilde hayatlarını devam ettirdi. Çoğunluğunu çocukların ve kadınların kaldığı mağaradan çıkan kemikler, dere kenarına su getirmeye giden bir kadın asker tarafından fark edilmesi ile mağara uçaklarla bombalanan insanlara aitti. Bu mağarada insanların bedenlerinden ayrılmış 1935 yılı üretimli kurşunlara ve patlayıcılara rastlanıldı. Kemiklerin bulunmasının ortaya koyduğu tarihsel gerçeklik bizim açımızdan Dersim Soykırımı ile ilgili ‘mağaralarda fareler gibi zehirledik’ anlayışını uygulayan zihniyetle yüzleşilmesidir” diye kayedetti.

Dersim’de 1938’den bu yana yaşanan dram ve katliamdan kalıntıların bulunmaya devam edildiğini de vurgulayan Baluken, şöyle devam etti: “Bölgenin her yerinde katliama uğratılmış insanların kemiklerine rastlanılmaktadır. Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, 30 yıllık savaşın en kanlı geçtiği dönem olan 90’lı yıllarda Jitem merkezi olarak kullanılan alanda kazı çalışmaları başlatılmıştı. Bu kazılar sonucunda 1995 yılında Jitem tarafından katledilen iki kardeşin kemiklerine ulaşıldı. Aynı zamanda Mardin Derik İlçesinde Jitem tarafından katledilen insanların kemiklerinin bulunmasına dair bir kazı çalışması yürütülmektedir. Bu kazı çalışmasında çok sayıda kemiğe ulaşılmıştır.

Toplu mezarlar ve katliamlar, son otuz yıl başta olmak üzere Kürt halkının inkârı temelinde gelişen yüz yıllık bir dramın acı sonucudur. Bu dramın en belirgin olduğu olgu ise toplu mezarlar gerçekliğidir. Bölgede devlet politikalarından ötürü deyim yerindeyse toprak sıkıldığında kemik fışkıracak kadar toplu mezar gerçekliği bulunmaktadır.

Yeni bir Cumhuriyet ve birlikte yaşam tahayyülü esas alınıyorsa, öncelikle 100 yıllık inkârın ve 30 yıllık savaşın getirdiği acılar ve yıkımların onarılması gerekmektedir. İnsan, ölülerine saygı duyan varlıklar olarak bilinmekte, birlikte yaşam için ise tarihle yüzleşme gerçekliğine nail olmak zorundadır. Bundan dolayı toplu mezarlar gerçekliği bir an önce ele alınmalı, bu konuda başta Meclis’in devreye girmesi ve sivil toplum ile duyarlı kamuoyunun gerekli çalışmaları yürütmesi gerekmektedir.

Bu konuda hükümetin bir an önce kamuoyuna gerekli açıklamaları yapması ve hangi çalışmaları planladığını ortaya koyması gerektiğini de vurgulayan Baluken, “Dersim katliamından kalan kemiklerin ortaya çıkarılması ile beraber Başbakanın Dersim Katliamı ile ilgili ifade ettiği özrün altını doldurması anlamında yeni bir sayfanın aralanarak acil bir gündem işletilmesi elzemdir.

Bu konuda gerekli çalışmaların tüm politik aktörlerin katılımı ile beraber gerçekleşmesi için Türkiye Kamuoyunu, Sivil Toplum Kuruluşlarını, Basın Kurum ve Kuruluşlarını ve Siyasi Partileri duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.