Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

104 aydın: sürece dair şeffaflik ihtiyactir

İstanbul’da bir araya gelen 104 aydın, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmelere destek vererek, “Sürecin mümkün olduğu kadar şeffaf hale getirilmesi büyük bir ihtiyaçtır” dedi. Atılacak demokratik adımları sahipleneceklerini belirten aydınlar,  herkesi “bu zorlu büyük yürüyüşe katılmaya, destek olmaya, sorumlu davranmaya” çağırdı. 

 
Türkiye Barış Meclisi'nin çağrısıyla bir araya gelen aydınlar, barış sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısında, Aralarında şair Ahmet Telli, gazeteci Ali Bayramoğlu, gazeteci yazar Altan Öymen, akademisyen Büşra Ersanlı, MİT eski müsteşar yardımcısı Cevat Öneş, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Derya Sazak, yazar Erdoğan Aydın, Başkent Kadın Girişimi'nden Fatma Bostan Ünsal, TTB Merkez Konsey üyesi Hüseyin Demirdizen, KESK Genel Başkanı Lami Özgen, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Metin Ebetürk, sanatçı Müjde Ar, gazeteci Nuray Mert, Orhan Dink, Prof. Dr Gençay Gürsoy, Prof. Dr Mehmet Bekaroğlu, Prof. Fuat Keyman, Prof. Turgut Tarhanlı, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, yazar Tarık Ziya Ekinci, yazar Vedat Türkali, eski bakan Ziya Halis'in de olduğu 104 aydın, sanatçı, akademisyen ve yazarın imzasını taşıyan metin açıklanırken, sonrasında "Barışa omuz veriyoruz" başlığıyla forum düzenlendi.
 
Açılış konuşmasını yapan Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü Hakan Tahmaz, Diyarbakır'daki uğurlama töreninde "savaşın kazananı olmaz, barışın kaybedeni olmaz" sloganının bir kez daha görüldüğünü söyledi. Tahmaz, kırmızı çizgilerinin şiddetsiz, silahsız çözüm çabaları olduğunu belirtti. Tahmaz, fırsatın kaçırılmaması gerektiğini ifade etti.
 
Ardından 104 ayının imzasının bulunduğu metin okundu. Metin edebiyatçı Necmiye Alpay tarafından okundu. Metinde şunlar belirtildi: 
 
“Bizler, toplumumuzun demokratik bir yönde gelişmesi için çaba gösteren yurttaşlar olarak, son gelişmeler üzerine aşağıdaki açıklamayı yapma gereğini duyuyoruz. 
 
İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan ile yürütülen görüşmeler,  özlemini çektiğimiz barışın kapısını ciddi bir biçimde aralamıştır. Toplumun neredeyse bütün kesimlerinde farklı ölçülerde var olan güvensizliği, korkuyu, tedirginliği ve kaygıyı gidererek süreci  ilerletmek, huzur ve güveni artıracaktır.
 
Sürecin mümkün olduğu kadar şeffaf hale getirilmesi büyük bir ihtiyaçtır. TBMM’den başlayarak, çözüme katkı sunabilecek bütün taraf ve kesimleri sürecin parçası haline getirmek demokratik,  adil ve kalıcı çözümü kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır. 
 
Bizler bu doğrultuda atılacak demokratik adımları, adresine bakmadan sahipleneceğiz. Hiç kuşku yok ki, bu büyük sorunun çözümü istisnasız herkese büyük sorumluluk ve görevler yüklemektedir. Bunun bilincinde olan ve yıllardır bu doğrultuda çaba gösteren insanlar olarak,  geçmişten çıkarılan dersler ışığında herkesi bu zorlu büyük yürüyüşe katılmaya, destek olmaya, sorumlu davranmaya çağırıyoruz. Bu yoldan yürünerek barış ve refah içinde, demokratik ve yeni bir Türkiye’ye ulaşabiliriz.”
 
Metnin okunması ardından imzacıların söz aldığı bölüme geçildi: 
 
'DEMOKRASİ OLMADAN BARIŞ OLMAZ'
 
Yazar Tarık Ziya Ekinci, "Barış savaş halinin son bulması umudu ve istediğidir. Oysa evrensel barış toplumdaki her türlü şiddetin son bulamasıdır. Açlık da bir şiddettir, yokluk bir şiddettir, meskensizlik bir şiddettir. Bunlar ortadan kalkmadan evrensel bir barışın topluma yerleşmesi mümkün değil ama önümüzde somut bir olay var. Bu somut olay savaşın son bulması, akan kanın durması olacak. Hepimiz bunu özlüyoruz, bu Türkiye'nin kazancı olacak, Türkiye halklarının kazancı olacak" diye konuştu.
 
Barış Meclisi'nin bu toplumda eşit haklı vatandaşlık kavramanın yerleşmesi için çaba gösterdiğini söyleyen Ekinci, Meclis'in, barış konusunda bir adım ileri gitme ihtimali karşısında cesaretlendiğini kaydetti. Ekinci, "Ama toplumda bu cesaretin sürüp gitmesine olanak veren bir yapı yok. Yani toplumda demokrasi yok. Çoğulcu demokrasi yok, çoklukçu bir yapı var" diye konuştu. Ekici, bu durum devam ettiği sürece, her şeyin liderin iki dudağından çıkacak söze baktığını söyledi.
 
Başbakan'ın zaman zaman barıştan yana tavır aldığını, iki gün sonra esip gürlediğini kaydeden Ekinci, toplumda barışın olabilmesi için demokrasinin gelişmesi gerektiğini ifade etti. Ekinci, ayrıca devletin çıkarları her şeyin üstünde görüldü müddetçe barışı yapmanın çok zor olduğunu kaydetti.
 
Ekinci, kontrgerillaya işaret ederek, şöyle konuştu: "Başbakan'ın zaman zaman çok sert konuşması, zaman zaman yumuşamasında 'devleti ben temsil ediyorum, devletin çıkarını ben koruyorum' diyen güçlerin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bu güçler etkisini sürdüğü müddetçe Türkiye'de barışın kurulması çok zordur. Demokrasi aynı zamanda sağlanacak olan barışın da bir güvencesidir. Üç beş kişinin karar vermesiyle barış sağlanırsa, demokrasi kurulmazsa yeniden savaşın patlak vermesi ihtimali vardır."
 
'BARIŞ İKİ LİDERİN EL SIKIŞMASI DEĞİLDİR'
 
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, barışın iki siyasi liderin el sıkışması olmadığını, hep beraber barışın inşa edilmesi gerektiğini söyledi. Artık geri dönme ya da yerinde sayma ihtimali olmadığını ifade eden Ağırdır, siyasi aktörlerin cesaretlendirilmesi gerektiğini kaydetti. Yönteme dair önerilerini aktaran Ağırdır, aktörler üzerinden düşünmemek gerektiğini söyledi ve ekledi: "CHP şöyle, askerler böyle gibi katagorik düşünmekten kaçınılmalı."
 
"Dünü konuşarak bu işten sıyrılmamız mümkün değil" diyen Ağırdır, ayrıca yeni bir dil yaratılması, şoven, nefret içerikli dilin ve sürekli acılardan bahseden dilin terk edilmesi gerektiğini söyledi. Ağırdır, tarafların adım atmak için önşartlara bağlamaması gerektiğini de ifade etti.
 
'TARAFLARIN ÇIKARLARI DEĞİL BARIŞ ÖNEMLİ'
 
Prof. Turgut Tarhanlı ise müzakere sürecinde barışa alternatif ve tarafların çıkarlarının önde tutulacağı politikaların gündeme gelebileceğini, bunun süreci anayoldan saptırabileceğini belirterek, Güney Afrika ve İrlanda sürecinde bu politikaların izale edildiğine işaret etti. Tarhanlı, pozisyonlar değil kazanımlara odaklanılması gerektiğini de söyleyerek, "Bunun tek taraflı bir kazanım olmayacağı gerçeğini kabul etmek gerekiyor" dedi. Tarhanlı, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve nesnellik faktörlerinin bu süreçte önemli olduğuna da dikkat çekti.
 
Osman Kavala, kutuplaşmanın ortadan kaldırılması gerektiğini söyledi, bu sorumluluğun da siyasi aktörlerde olduğunu ifade etti. Sürece TBMM'nin de katılması gerektiğini kaydeden Kavala, anadilde savunma yasasının görüşmelerinin yapıldığı Genel Kurul'a işaret ederek, "Ancak geçtiğimiz günkü görüntülerle değil" dedi.