Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Sanatçılar tutsakların sesine ses verdi

 Komünist yazar Vedat Türkali'nin çağrısıyla bir araya gelen aydın ve sanatçılar, Taksim Meydanı'nda oturma eylemi yaptı. Eyleme Vedat Türkali sağlık sorunları nedeniyle katılamazken, sanatçılar açlık grevindeki tutukluların isimlerinin yazılı olduğu siyah önlükler giydi.

Oturma eylemine, Eşber Yağmurdereli, Deniz Türkali, Nur Sürer, Orhan Alkaya, Ferhat Tunç, Semir Arslanyürek, Şebnem Sönmez, Fırat Tanış, Yusuf Çetin, Kardeş Türküler ve Kazım Öz'ün de içinde olduğu çok sayıda sanatçı ve aydın katıldı.

Açlık grevindeki tutuklulardan Gülcan Kılıçoğlu, Mazlum Tekdemir, Emel Gültekin, Gülsüm Koç, Gülistan Abdo ve Dilşah Kocakaya'nın gönderdiği mektuplar, sanatçılar tarafından okundu.

Siirt Cezaevi'nde Gülistan Abdo'nun gönderdiği mektup şöyle: 1992'de özgür bir Kürt kimliği ve diliyle yaşamak için PKK saflarına katıldım. İki yıl dağda kaldım. 1994’te yaralı olarak ele geçtim. Ayak parmaklarımda kangren oluşmuştu; ancak bilinçli bir şekilde bekletildi ayağımın yarısına yayılıncaya kadar ve sonrasında sol bacağım kesildi. Yargılamam bir yıl sürdü ve 36 yıl ceza aldım. 18 yıldır cezaevindeyim ve çeşitli dönemlerde sayısız, süresiz-dönüşümlü açlık grevlerine girdim. 30 yıldan fazla süren bir savaşın içinde asimilasyon, inkar ve katliamlardan, soykırımdan geçirilen bir halkın kendini var etme sürecine girilmiştir. Dayatılan imha ve inkar, önderliğimiz Sayın Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecritle yok etme politikası en üst düzeye çıkarılmıştır. Savaşın hiçbir halka kazanç getirmediğini söyleyen ve hep barış çabası içinde olan Sayın Abdullah Öcalan’dır. Bu inançla 12 Eylül 2012 tarihinden itibaren Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü, sağlığı ve anadilin üzerindeki tüm yasaklamaların kaldırılarak kamu dili haline getirilmesi için süresiz dönüşümsüz açlık grevine girdim. Cezaevlerindeki bir PKK esiri olarak savaşa dur demenin zamanı olduğunu ve halkların özgürlüğü, barışı için güneş doğuncaya dek sonuna kadar yaşam pahasına da olsa mücadele edeceğiz.

 

Açlık grevindeki Gülsüm Koç'un gönderdiği mektup şöyle:

1992 Bingöl doğumluyum ve Bingöl’ün Alevi köylerindenim. Lise son sınıf öğrencisiyken tutuklandım ve 1 buçuk yıldır cezaevindeyim. Meydanlarda sürekli naraları duyulan demokrasi anlayışını mahkemelere gel-git dönemlerinde daha anlamış oldum. Dosyamdaki hukuksuzlukların haddi hesabı yok. Hem mahkeme sürecinde hem de aramızda bulunan arkadaşlarımın, ailelerinin ve içimizde bulunan annelerimizin yaşadıkları ve yaşamaya devam ettikleri dramatik, traji-komik olaylarla demokratik olayların içerisinde demokratsızlığın yaşanıp boy verdiğini, faşizan zihniyetin yaşamlarımızı gasp edip çorak topraklara benzettiğinin canlı tanığıyım. Ve ben içerisinden geçtiğimiz süreçte tüm bireysel kaygılarımdan sıyrılarak 15 Eylül 2012 tarihinde süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladım. Bu yola koyulurken maddiyatın dayatıldığı, her şeyin maddileştiği bir zamanda ancak cevabımızın maneviyatımızla olacağına inandım. İnancımın bizi zafere götüreceğine inanıyorum ve Kürt halkını zafere götürecek bu sürecin aktif öznesi olmaktan büyük onur ve mutluluk duyuyorum.

 

 

VEDAT TÜRKALİ BAŞBAKAN'A SESLENDİ

 

Oturma eyleminde, Vedat Türkali'nin kalema aldığı bildiri, kendi sesinden dinletildi. Bildiride Başbakan'a seslenen Türkali, Kürtlerin demokratik siyaset yapmasının önündeki engellere dikkat çekti: "Yüzde on barajlı en antidemokratik seçim yasasını halklarının desteğiyle aşarak Meclise kırka yakın milletvekili ile girmiş BDP'yi sudan bahanelerle yok sayan bir iktidar bu yalanınına kimi inanabilecektir? Kürt halkının anadilini öğrenmesini haftada iki saatle sınırlayan, yargıda kendini ana diliyle savunma temel insanlık hakkını yasaklayan bir iktidarın demokrasi konusunda söyleyeceği inanılır ne sözü olabilir

Yıllardır bastırarak söylediğimiz, Kandil'deki silahlı eylemi durdurmada, bugün tek etkili yol, 1,5 yıla yakın zamandır tecrit edilen Sayın ÖCALAN'a özgürlük tanımaktır. Onun siyasal çizgisine karşı olanlar da bu gücünü yadsıyamıyorlar. Unutulmasın ki, yıllar önce durdurmasaydı daha nice Kürt gençleri kendilerini onun için yakmayı sürdüreceklerdi. Bugün bir yılı aşkın bir süreden beri değil yalnız avukatları en yakın akrabalarıyla bile götürülmemektedir. MHP çizgisi dışına bile çıkamayan bir iktidarın demokrasi sözüne kim güvenebilir?

Bugün Kürt siyasal kavgasını yürütenler ülkedeki tüm halkların, dillerini, dinlerini, mezheplerini, tüm insanca haklarını savunuyorlar. Tekeli ellerinde tutan devlet partilerinin ülkemizi düşürdürdükleri ağır ortamdan kurtarılması için zorunlu olan ANAYASA yapımını bile beceremedikleri bir dönemde bu topraklarda yaşayan tüm halklar için en doğru olanı, ülkemizin kurtuluşa giden yolunu halkların kardeşliği çizgisindeki etkinliği ile Kürt halkı gösteriyor bugün. Değeri bilinmeyen bu olgu barışı gerçekten isteyen bir devlet için tarihsel sunudur."

Açlık grevindeki eylemcilere zorla müdahalenin Malta Bildirgesi'yle yasaklandığına dikkat çeken Türkali, Başbakan'a şöyle seslendi: "'Devlet pazarlık etmez' diyor Sayın Başakan. Devlet vatandaşına zulüm de etmez Sayın Başbakan. Olayı lütfen tersine yansıtmayın. Kimsenin sizden pazarlık beklediği yok. İnsanların kafatasları içinde beyinleri vardır. O beyinlerinin yerine, kullanım süresi çoktan çağ aşımına uğramış teneke konserve kutuların içindekilerle beslenen kişilerle aklı başında kimse pazarlığa kalkışmaz Sayın Başbakan. Kafanızla işimiz yok bizim. Ama insan olarak herhalde bir kalp taşıyorsunuzdur. Vicdanınız olmak gerekir. Temel insanlık hakları için ölüme yatmış bu kişiler sizin kafanıza değil bu olması gereken vicdanınıza sesleniyor Sayın Başbakan. Şu anda bu koca alanı dolduran her dilde, her dinde, her inançta, her yaşta, her işteki on binlerce tüm ülkemizdeki milyonlarca insanımız gibi Sayın Başbakan, vicdanın sesini bekliyor sizden. Evet, çözüm yolunu açmanızı, kanı durdurmanızı, ölümlere son vermenizi bekliyor. Koca bir ülkenin sorumlu yöneticisi olarak temel görevinizdir bu. Bağışlayın, sonunda sormak zorunda kalırsak, vicdanım da yok mu diyeceksiniz Sayın Başbakan."

Bildiriye, Murathan Mungan, Orhan Alkaya, Nur Sürer, Redd, BGST Kardeş Türküler, Aytaç Arman, Altan Erkekli, Kazım Öz, Hüseyin Karabey, Ayfer Düzdaş, Ferhat Tunç, Yusuf Çetin, Füsun Demirel, Semir Aslanyürek, Kenan Bal, Funda Şirinkal, Şebnem Sönmez, Erdal Ceviz, Senar Turgut, Erkan Can, Menderes Samancılar, Serdal Genç imza attı.

Oturma eyleminde sanatçılar, şarkılarını açlık grevindeki tutuklular içcin seslendirdi.





Eylem, sloganlarla sona erdi.

kaynak--etha