Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

YOLUMUZ AŞK-Onur Durmus

    Tarih boyunca din olgusu toplumların sosyal siyasal ekonomik ve kültürel yazgılarının üzerinde etkili olan en temel etkenlerden olmuştur. Kitleleri hareket ettirebilme ve etkileyebilme özelliğiyle her zaman egemen güçlerin elinde bir silah olarak kullanılmıştır.

   İnanç bir toplumun kimliğinden ayrı düşünülemez. Zira bir toplum ya etnik yâda dini temelde birleşebilir. Yani toplumların dinamiği olaraktan tanımlayabiliriz. Bu bağlamda Aleviliği inceleyecek olursak neden yüzyıllar boyunca asimilasyona tabi tutulmak istendiğini anlayabiliriz.

  Alevilik nedir? Neden sürekli baskı altındadır? Sırayla gidelim…

    Alevilik insan merkezli şekle takılmadan özle ilgilenen kuranı kerimin zahiri ( görünen ) kısmından ziyade batıni ( içsel/ezoterik ) yönünü irdeleyen hak –Muhammet-ali ye gönülden bağlı olan inanç yolu ve yorumudur. Alevilik mistik felsefeden ayrı düşünülemez. Ve Alevilikte temel öğe insandır.

   Alevilik Hz. Muhammet e ve onun ehlibeytine kıyamete kadar bağlıdır. Hz Muhammet ve Hz. ali birbirinden ayrı düşünmezler. Aleviliğe göre Hz. Muhammet ve Hz. ali bir nurun iki ayrı varyasyonudur. Hz Muhammed ile nübüvvet lik  ( peygamberlik ) silsilesini son bulduğunu Hz. ali ile velayetlik           ( velilik ) silsilesinin  başladığına inanırlar. Hz aliyi suniler gibi İslam’a hizmet veren bir arap savaşçısı veya halife gibi görmezler. Yada Şiiler gibi Hz. alinin hilafetlik davasını ön plana çıkarmazlar. Aleviler için Hz. Muhammedîn Hz. alinin ve ehlibeytin yeri çok farklıdır.

   Alevilik tüm bunları kendi ağzından yani deyişlerinden demelerinden duazlarından o kadar duru bir şekilde söylüyor ki duymamak için sağır görmemek için kör olmak lazım .

    Alevilik ehli sünnet yani suni alim uleması Aleviliği dini tamamlayan tam İslamlaşmamış yada tamamen dinsiz inanç yada inançsızlık olarak görmektedir. Şia/Şiilik yani kelime anlamıyla ali taraftarlığı fıkıhı tarafından da hoş görülmez.

    Ateistliğide  bunların içine ekliyecek olursak az çok alevinin karşı cepesi belli oluyor. Ama öyle birşey varki bir türlü sırtı yere getirilmeyen Alevilik Osmanlının lağımcı bölüğünün taktiyi misali içerden çökertilmeye çalışılıyor. Aleviliğin ateist yada Hristiyan kökenli olduğunu bizzat alevi kimliğine sahip olanlar üstelik araştırmacı/yazar olduğunu iddia edenlerin söylemleri sistematik saldırı biçiminde taktiksel bir savaşı andırır nitelikte.

   Şimdi bunları alkış tutan şakşakçıları bir kenara bırakalım. Tarihin her döneminden güdülen koyun sürülerini görmek mümkün. Onun için bize figüranlardan çok bu oyunun yazarları yönetmenleri ve finansmanları ilgilendiriyor.

     Kısaca bu fikir akımı yada fikir akımları Aleviliğin İslam dışı olduğunu iddia ederler. Bu cenahın genel özelliği şudur ki Alevilik her şeyin içinde olabilir. Ama kesinlikle İslam’ın dışındadır. Olayı biraz daha spesifik hale getirmek adına bu cenahın en tutulan isimlerinden Erdoğan çınarın fikrine bakalım.

    Öncelikle bu yazarın ali kelimesine olan alerjisini inceleyelim. Aleviliğin gizli tarihi kitabının 29.ve 30. Sayfalarında aynen şöyle diyor:    İ eki Türkçede sonuna geldiği kelimeye aidiyet kazandırır. Örnek: tarih- tarihi , mimar- mimarı gibi. Alevi sözcüğü alev kökünden üretilmiştir böyle bir kelimedir. Tür dili kurallarına göre ali kökünden alevi kelimesini türetmek imkânsızdır.

    Çok güzel! Dil biliminin konusuna giren bu tezin hazin çöküşünü beraber inceleyelim.

    Alevi tarih yazımında skandal – bir Erdoğan çınar örneği kitabının üç yazarından biri olan Hamza Aksüt’ün kitabın 71. Sayfasındaki bölümünde aynen alıntı yapayım.

   Yazar bu durum için Mustafa Nihat Özon nun Osmanlıca – Türkçe sözlüğünün ilgili bölümünü almış: -i Arapça kelimelerin sonuna ismi-mensup adı verilen sıfatlar yapar. Böyle kelimeler ilgi ilişik gösterirler. Bir yerli olma birinin olma biriyle ilgisi bulunma durumunu anlatır. Nispet eki sonları sesli bir harfle –i şekli – vi olur.

    Dünya dünyevi Musa Musevi İsa İsevi ali alevi;

Sözcüklerin sonu sesli harfle bitiyor. İki sesli harfin yan yana gelmesini önlemek için ve harfi araya giriyor. Sözcüklerin sonundaki ünlü harfler ister – A ister- İ olsun-E ye dönüşüyor.

   Hani derler ya fikir neyse zikirde odur. İşte bunun bir örneği Hristiyan yâda ateist Alevilerin piri, pir Erdoğan çınari hocamızın kutsal kitabı olan Aleviliğin gizli tarih kitabının 34. Sayfasında  : “ Aleviliği doğru anlayabilmek için bu deyimin aliden ve ehlibeytten yana olanlara verilmiş bir isim olmadığının kabulü olmazsa olmaz koşuludur.” Hangi bilimsel gerekçeyle!

  Aleviliğin gizli tarihi sayfa 19: Alevilik yeryüzündeki hemen hemen bütün inançları etkilemiş semavi dinlere başlangıç oluşturmuş asıl kaynaktır. Yani serçeşmedir. Erdoğan çınar destekçileri acaba bu paragrafa göre Alevilik İslam’ın içinde midir dışında mıdır sorusuna nasıl cevaplayacaklar. Aleviliğin İslam’ın ve diğer semavi dinlerin temeli olduğunu bizzat pirleri kutsal kitaplarında söylüyor. Bize burada laf söylemek düşmez!

    Pir Sultan Abdalın 16. Yy da yaşadığını sanıyorduk. Meğer 7. Yy yaşayan pirsilvanusmuş. Pir Sultan abdalın herhangi bir şiirini açıp bakan insan orada geçen terimlerin hangi döneme ait olduğunu bilir.

   Gerçekleri konuşmak zekâ ve bilgi meselesinden çok kişilik ve ahlak sorunudur. Bunun için dirik kimin neyi nasıl anlattığı değil kime ve neye hizmet ettiği önemlidir. Bu konuları güncel dünya gündeminden bağımsız değerlendirmemek lazımdır. 

        ALİ BİZİM ŞAHIMIZ

        KÂBE KIBLEGAHIMIZ

        MİRAÇTAKİ MUHAMMED

        O BİZİM PADİŞAHIMIZ

Bin yılın türküsündeki bu sözlerden pirlerimizin ne demek istediğini anlamak zor olmasa gerek.

   Son olarak cemlerimizde geçen ve Hz. Muhammedîn miraca çıkışını anlatan deyişin son cümlesini paylaşmak istiyorum; hak sözünü, inandıramadı özünü özü çürüye.

                                               Gerçeklerin demine aşk ile hü.

                                                               ONUR DURMUŞ.