Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Derwêş ile Edulê’nin kutsal diyarından özgürlük türküleri yankılandı

 

Derwêş ile Edulê’nin kutsal diyarından özgürlük türküleri yankılandı

9U0A9856Acımasızlık kefeninin büyük geldiği kutsal toprakların adı olan Şengal merkeze Bare’den yol alırken yaşanılan vahşet bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden.

15 Kasım 2015 Pazar 07:03

ŞENGAL / ANF - ZİLAN BERİTAN

Acımasızlık kefeninin büyük geldiği kutsal toprakların adı olan Şengal merkeze Bare’den yol alırken yaşanılan vahşet bir film şeridi gibi geçti gözlerimin önünden. Eski çağları aratmayan bir soykırımın izleri… Kadınların kaçırılıp pazarlarda satılması mı, yaşlı, genç, çocuk demeden ölüm yatağına terk edilen onca insanlar mı, yoksa harabeye dönüştürülen bir tarih mi? İşte şimdi ordayım. O yıkık tarihe, Edulê ve Derweş’ in mekânına, 12’lerin savaştığı topraklara uzaktan sabırsızca merkeze inmeyi beklerken bakıyorum. Beklenilen zaman gelmek üzereydi. Herkesin yönü Şengal merkezde idi. Yaşanılan katliamlara karşı intikam hamlesi başlamak üzereydi. Ve işte o an…

Gruplar Şengal merkeze inmek için yola koyuldu. Herkesin yüz hatlarında bulunan intikam duygusu gittikçe büyüyordu. İlk gruplar yerlerini alıp aşağıya iniyorlardı. Ben de bir grupla beraber indim. Bastığım bu topraklarda nice insanlar katledilmişti. İnsanlıktan mahrum edilen bir dünyayla karşı karşıya olduğumu tekrardan hatırladım. Etrafımızda yıkık evlerden başka bir şey kalmamıştı. Bakarken etrafıma bu mahrumiyeti yaşayan insanları görmeyi istemezdim ki gururu bedenlerine dar gelen insanları gördüm. İnsanlığın emeğine saygısızca yaklaşan değer yargılardan kopuk insanlar topluluğunu gördüm. Tabi ki umduğu gibi olmamasıyla KDP, öfkesini yalan haber vererek dindirmeye çalıştı. Fakat tüm dünya bunu biliyor ki katliamın yaşandığı o insanlığa değmeyen anlarda arkasını Êzidî halkına çevirip kaçan parti yine KDP’ydi. Aslında Şengal’de direnen, ön mevzilerde yer alan, gözlerinde intikam duygusuyla kaygısızca bedel veren fedai güçler HPG ve YBŞ güçleriydi.        

Kaygısızca bedel vermenin kendisiyle getirdiği sonuçtu aslında Şengal’ in özgürleştirilmesi. Şengal merkezde açılan PKK, HPG ve YBŞ bayrakları bunun sembolüydü. Verilen sözler tutulup mücadele eden şehitlere ve Êzîdî halkımıza atfedildi bu özgürlük yolundaki başarı… Gitme anı gelmişti Şengal’in ikinci günü küme küme gerillalar ile YBŞ-YPJ Şengal güçleri yüksek bir tepeden şehre bakarken neleri düşündüklerini hissettim. Yaşam bu kadar yakın ve uzak olmamıştı. Artık yola çıkma vakti... Gruplar seyre bakarken son grupta olduğumu fark ettim. Grupların ardından koşar adımlarla ilerlerken özgürlük savaşçıları çoktan şehre inmişlerdi. O anı fotoğraf makinamın objektifine nakşederken, bir yandan ilerleyerek şehrin yıkık evlerinin arasından yol vermeyen sokaklardan ilerlerken gerçek tablo ile insan karşılaşıyordu. Yıkılan evler, yıkılan tarih, bitirilmeye çalışılan acı bir gerçeklikti. İlerledikçe acı gerçeklik tüm çıplaklığıyla önümüzdeydi. Bir yandan bir tarihe yaşlı gözlerle bakarken, bir yandan özgürlük savaşçılarının öldürdüğü çete cenazelerinden iğreniyordum.

Tarihin beşiği bu kutsal topraklarından ilerleyerek saylon denilen buğday ambarlarına ulaştık. İlk gözümüze saylonunun üstünde özgürlük savaşçılarının açtığı bayraklar görülüyordu. Ve savaşçıların duyguları ile hissettiklerini sözcüklere eklemesinin yankısı kaplıyordu Şengal’i. Ardından bir grup gerilla saylonun biraz uzağında şehre giren cadde üzerinde yaralı bir DAİŞ üyesini ele geçirirken fotoğraf makinamın objektifine basarak, gerçek şehrin özgürlük savaşçılarının mücadelesini de yansıtıyordum. Bu topraklar için savaşanların gerçekliğiydi. Ben bunları düşünürken bir grup gerilla araba konvoylarıyla saylona doğru gelirken attıkları zafer sloganlarını duydum. Sonradan arabalarından silahları göğe bakan gerillalar ile YBŞ-YPJ Şengal savaşçıları inip “Biji Serok Apo” sloganları ile saylonun önünde toplanmaya başladı. Ardından özgürlük savaşçıları, zaferlerini kutlayıp, söyledikleri gerilla şarkıları ile çoktan halaya tutuşmuşlardı. Sloganlar kesilmiyordu. Artık bu anı ölümsüzleştirmenin vakti geldi diyen bir gerilla tüm özgürlük savaşçılarını bir araya toplayıp fotoğrafa kareliyordu. Artarda çekilen karelerin ardından saylonun üzerine çıkarak acı gerçeklik gözlerimin önündeydi. Şehrin dumanlı görüntüsü, yok edilmeye çalışılan tarihi fotoğraf makinama nakşediyordum. Bizler de şehrin içine doğru ilerleyerek özgürlük savaşçıların tuttukları yerlere doğru ilerliyorduk. Yanımızda yıkılan evler, çete cenazeleri yer alırken bir yandan şehre bayram şöleni gibi özgürlük savaşçılarının bayraklarının yanında ilerliyorduk. Ölü bir şehrin yeniden yaşam bulmasıydı karşımdaki gerçeklik. Her ilerleyişte yeni bir kare, her ilerleyişte yeni bir yaşam duruyordu karşımda.

Heyecanlı sloganlar kulağımda çınlarken, gitme anının geldiğini fark ettim. İki gün boyunca yaşadıklarım ve gördüklerimin etkisiyle kutsal ibadetgahtan artık dağa doğru kıvrılan yollardan ilerlemeye başladı