Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Fakirlik yerli halkların kaderi

İnsanlık 2000'li yılları aştı ama bin yıl öncesinin günahı kölelik, ücretli ya da ücretsiz biçimleriyle sürüyor. Milyonlarca insan, dünyanın lanetlileri olarak çukurun en dibinde köle olarak yaşamını sürdürüyor; modern toplum böyle inşa ediliyor


ABD Dışişleri Bakanı Clinton tarihi bir itirafta bulunarak, "Henüz köleliğin sonu gelmedi" dedi. Dünya hegemonyasına sahip ABD'nin dışişleri bakanı günümüzde 27 milyona yakın insanın kölelik şartlarında yaşadığını açıkladı. Dünya Bankası raporuna göre ise, yoksulluk en çok yerli halkları vuruyor.  Dünya nüfusunun sadece yüzde 5’ini oluşturmalarına rağmen dünyadaki fakirlerin yüzde 15'i yerlilerden oluşuyor.

 

Tanrının huzurunda sizden ben sorumluyum*

Kapitalizmin patronu konuştu ve itiraf etti: Modern çağda kölelik bitmedi. ABD hükümetinin insan kaçakçılığına ilişkin yıllık raporunu açıklayan ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, “ABD ve dünya genelindeki diğer ülkelerde köleliğin resmen sona ermiş olması, ne yazık ki köleliliğin sonu anlamına gelmiyor” şeklinde konuştu. Günümüzde 27 milyon kadar insanın modern köleliğin kurbanı olduğunu kaydeden Clinton, “Kadınlar ve erkekler, kız ve erkek çocukları modern köleliğin kurbanları ve bu hikayeler bize, bizlerin insan olarak ne kadar insanlık dışı muamelelere tabi kaldığımızı hatırlatıyor” dedi.

Kimse uymuyor

185 ülkeyi kapsayan raporda, sadece 33 ülkenin, insan ticaretine son vermek için yayımlanan İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi gibi mevcut uluslararası bildirilere uyduğu belirtildi. Raporda, Cezayir, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Libya, Kuzey Kore ve Suudi Arabistan, uluslararası standartların altında kalan 17 ülke arasında yer aldı. Hükümetin insan ticaretini ortadan kaldırmaya yönelik önlemleri uygulamaması ve bu yönde hiçbir çaba göstermemesi nedeniyle Suriye de “kara listeye” girdi. Raporda, dadılık ya da fabrika işçiliği gibi iş vaatleriyle kandırılıp, yurt dışına götürülüp, pasaportlarına el konulması suretiyle özgürlüğü ellerinden alınan göçmenler, kendi ülkesinde zorla çalıştırılıp, işten ayrılma hakkı reddedilen kişiler de modern köleler arasında gösterildi.


 

 

Fakirlik yerli halkların kaderi

 

Öte yandan Dünya Bankası tarafından yayınlanan “Yerli Halklar, Fakirlik ve Kalkınma” başlıklı raporda dünyada en çok yerli nüfusun bulunduğu bölgeler Çin (yüzde 36) ve Güneydoğu Asya (yüzde 10) olarak sıralandı. Yerli halklar dünya nüfusunun sadece yüzde 5’ni oluşturmalarına rağmen dünyadaki fakirlerlerin yüzde 15’i yerlilerden oluşuyor. Dünyada gelirleri günde 1.25 doların altında 900 milyon insanın olduğunun kaydedildiği raporda bunların 130 milyonunun yerli halklara mensup kişilerin olduğu kaydedildi. Raporda yerli hakların ekonomik, sosyal ve politik olarak marjinalize edildiği belirtiliyor. Nüfusu 350 milyonu bulan yerli haklara mensup insanların üçte biri fakirlikle mücadele ediyor.

Politik bir kıskaç

Dünya Bankası’nın Afrika sorumlusu Shantayanan Devarajan yaptığı açıklamada Yerli halkların bir ekonomik kıskaçtan ziyade politik bir kıskaç altında olduğuna dikkat çekerek, Güney Afrika’daki Apartheid rejiminin siyah nüfus arasında neden olduğu fakirliğe işaret etti. Yerli halkların sorunları bu nedenle son derece zor bir konu. Hemen hemen hiçbir yerli halkın kendi toprakları üzerinde egemenlik hakkı bulunmuyor. Egemenlik haklarının tanınmaları durumunda geçmiş uygulamalar nedeniyle tazminat hakkı doğacak olan yerli halklara hiçbir iktidar kapısı açılmıyor.

Sağlık ve eğitim yok

Raporda, Yerli halkların yaşadıkları kırsal bölgeler sosyal hizmetlerin ulaştırılmadığı bir alan olarak kalıyor ve bunun bir sonucu olarak yerli kadın ve çocuklar sağlık, eğitim gibi hizmetlere sınırlı olarak ulaşabiliyor. Örneğin Avustralya’daki Aborjinler arasındaki şeker hastalığı oranı nüfusun geri kalanına göre tam 6 kat daha fazla. Kanada’daki Inuitler arasındaki intihar oranı ise normalden 11 kat yüksek. Panama’daki yerli bir kadının ölü doğum yapma riski üç kat daha fazla. Yerli halklar arasında ortalama yaşam süreleri düşük.