Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Barıştan intikam alıyorlar-Erdoğan Zamur

 

Aysel DoganEgemen devletler her zaman kendi sisteminin yaşam bulması için bütün muhalifleri susturmak istemiştir. Bu susturma; bazen fiziki katliamlarla bazen ideolojik baskılarla bazen de hapsederek gerçekleştiriyor. Bugün yaşadığımız coğrafyada en büyük suç barış istemektir. Devlet, barış isteyenlerde intikam alıyor. Sayın Öcalan'ın çağrısı üzerine Türkiye'ye gelen barış gruplarına yönelik devlet intikamcı bir tutum aldı. Şemdinli'den gelen birinci barış grubunun tüm üyeleri tutuklandılar. Uzun yıllar cezaevinde kaldılar. Kısacası bu ülkede barış istemenin bedeli, uzun tutsaklık yıllarını göze almak gerekiyor. Avrupa'dan gelen ikinci barış grubu üyeleri de birinci grubun akıbetine uğradı. Avrupa gibi rahat bir ortamda olmalarına rağmen barışa katkı sunmak için bütün bedelleri göze alarak Türkiye'ye gelen barış grubu üyeleri zindanlara atıldı. Burada bahsetmek istediğim birkaç arkadaşın durumudur. Haydar Ergül, Hacı Çelik ve Aysel Doğan Avrupa'dan Türkiye'ye gelen barış grubu üyeleriydi. Devlet bu barış gönüllülerinde resmen intikam aldı.

Hacı Çelik ve Haydar Ergül cezaevindeki eylemleri gerekçe gösterilerek, iyi hal indiriminde yararlandırılmadılar. Aynı konumda olanların iyi hal hakkı gözetilmesine rağmen Çelik ve Ergül bu haktan yararlandırılmadılar. Sistem, bu barışseverlerden resmen intikam aldı. Verilen kararı şöyle yorumlamak mümkündür: "Eğer sen barış istiyorsan ben seni bu talebinden ötürü pişman ettiririm. Seni zindanlardan çürütürüm. Senden sonra kimse barış talebinde bulunamaz". Evet, devlet Çelik ve Ergül şahsında barıştan intikam aldı. Doğrusu toplumsal muhalefet dinamikleri de bu noktada iyi bir sınav verdiği söylenilemez. Hiçbir yapı bu haksız ve ahlaki olmayan uygulama karşısında sesini çıkartmadı. Bu arkadaşlar 5 yıldır fazladan ceza yatıyorlar. Geçen gün bütün cezasını – aslında 5 yıl önce çıkması gerekirdi- bitirip çıkan Hacı Çelik'ten sonra Kandıra Cezaevinde bir başka barışsever kaldı. Haydar Ergül'ün çıkmasına sayılı günler kalırken; Malatya'dan gelen bir haberle şok olduk. Avrupa'dan gelen barış grubu üyesi Aysel (Doğan) Hoca'ya 18 yıl ceza verildi. Bir barışseveri zindanda çıkarırken bir başka barışsevere verilen ceza vicdanen bütün insanları yaralamalıdır.

Aslında sistemin mantığı hep militarizm üzerine kurulmuştur. Baskıya, şiddete ve zora dayalı mantalitenin yanında barış istemek, çok büyük bir suçtur. Militarizmin özünde barış diye bir kavrama yer yoktur. Bundan dolayıdır ki barışa bu kadar saldırıyor. Aysel Hoca'ya dair söylenilecek çok şey var. Cezaevinden çıktıktan sonra bu ülkenin "makul bireyi" olmadığı için bu ceza ile karşı karşıya kaldı. Savunması dahi alınmadan, örgüt yöneticisi olma iddiasıyla cezalandırıldı. Aysel Hoca bir örgütün başkanı ve yöneticisi olduğu doğrudur. Peki, hangi örgütün başkanıdır? Dersim Alevi Kültür Dernek başkanıdır ve bu dernek bu ülkenin kanunları çerçevesinde kurulmuştur. Derneğin amacı Dersim Kürt Kızılbaş-Alevi toplumunun gelenek görenek ve inançlarını araştırıp topluma kazandırmaktır. Tarih boyunca sürekli olarak baskılarla yüz yüze kalan Dersim kültürel coğrafyası; çeşitli yöntemler zapt u rap altına alınmak istenmiştir. Yavuz döneminde toplu katliamda geçirilmiş, Cumhuriyet döneminde de Batı ve Doğu Dersim katliamlarıyla bu politika hayata geçirilmeye çalışılmıştır. 90'lı yıllarda köy yakmalarla insansızlaştırılmak istenilmiş ancak coğrafyası gibi asi bir kimliğe sahip Dersim teslim olmamıştır. Bugün bile hala yok etme politikaları değişik biçimlerde sürdürülmeye çalışılıyor. Baraj projeleri ikinci bir 38'dir.

Bütün baskı ve asimilasyon çalışmalarına rağmen Dersim teslim alınamamıştır. Bu teslim olmama durumu, aslında o coğrafyada yaşayan insanların kimliğiyle yakında alakalıdır. İşte, Aysel Hoca bu kimliğe sahip olduğu için devlet intikam alıyor. Malatya 3. Ağır Ceza mahkemesinin verdiği karar ile verilmek istenilen mesaj çok açık ve nettir. Bu kararın anlamı şudur. "Eğer sen bizim asimilasyon çabalarımızı boşa çıkaracak çalışmalarda bulunursan; biz seni istediğimiz zaman tutuklayıp zindana atabiliriz". Bu ülkede "makul vatandaş" olmanın yolu devlete biat etmekten geçiyor. Siz eğer sisteme biat etmiyorsanız, o zaman yeriniz zindandır.

Bu ülkenin, aydınları, demokratları, ilericileri ve barışseverleri Aysel Hocaya sahiplenmelidirler. Ona sahiplenmek, özünde barışa sahiplenmektir. Onun şahsında barış tutuklanmış, zindana atılmıştır. Devlet onu zindanda tutarak barıştan intikam alıyorsa; bizlerde ona sahiplenerek barışı savunalım.

Son bir noktayı da vurgulamakta yarar var. Haydar Ergül bulunduğu Kandıra 2 Nolu F tipi Cezaevinde 8 Kasım'da çıkacaktır. O gün, bütün barışseverler Kandıra zindanının önünde olmalıyız. Barışa nasıl sahiplendiğimizi dosta da düşmana da göstermeliyiz. Sistem barışa saldırdıkça daha fazla barış mücadelesini yükseltmeliyiz.

Erdoğan ZAMUR

  Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.