Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Bağımsız Kürt aydını” ucubeliği -ERGIN DOGRU

Türkiye’de aydın kavramı çok uzun yıllardır tartışılan bir konu. Bu ülkede her kavramın olduğu gibi aydın kavramının da içeriği giderek boşaltılıyor ve öyle bir noktaya gelindi ki ortalık aydın yaftası ile doldu. Her gün bir sohbet ortamında ya da TV, gazete köşesinde adı aydın olan ama düşüncesi karanlık tiplerle yüz yüze geliyoruz. Ortalık aydın yaftası ile dolaşanlarla dolunca haliyle kimin bu kavramın altını doldurduğunu, kimin sırıtan bir etiket olarak üzerinde taşıdığını ayırt etmek mesele haline dönüştü.

Konu Türkiye ayağında böylesine karmaşık bir hal alınca Kürtler açısından aydın olgusu daha içinden çıkılmaz bir hal almış durumda. Elbette aydın olmanın bazı olmazsa olmaz gerekleri vardır. Kanımca en temel gereklilikte bilgi, birikim ve duruş zorunluluğudur. Kürtler gibi mazlum ve sömürge kültürünün ağır izlerini taşıyan bir toplum açısından bu değerler daha da vazgeçilmez bir hal alıyor. Gerçi Kürtler bir yanıyla böylesine bir karmaşayı yaşarken kendi aydın tanımını da açığa çıkarıyor. Bu anlamda değerlendirildiğinde Yüksekova’da haklı ve meşru mücadelesini büyük bedellerle yürüten köylü bir aydının göstermesi gereken duruşu fazlasıyla gösteriyor ve bu tanımı hak ediyor. Yahut dün evinden çıkamazken bugün sokaklarda “tecavüz kültürünü aşalım” diyerek tüm feodal baskıları ve sistem politikalarına direnen kadınlarımız da aydınımızdır. Kürt mücadelesi yürüdükçe aydınını bağrından çıkarıyor. Bir yönüyle sokakta aydın tavrının ne olması gerektiği dosta düşmana gösteriliyor.

Sadece sokakta değil Kürt bulunduğu her alanda aydınlanma yaşıyor. Entelektüel anlamda genç kuşağın içerisinde bulunduğu üretim bu anlamda hiç küçümsenmemelidir. Sinemadan, tiyatroya, edebiyattan farklı sanatsal disiplinlere, siyasetten, bilimsel alana yeni bir aydın kuşağının varlığı Kürtler açısından umut vericidir. Kürtlerin bu gerçekliğe yürütülen mücadele ile ulaştığı, Kürt mücadelesini kendi aydınını yarattığı unutulmamalıdır.

Bunları yazmamıza sebep olan ise yukarıda belirttiğim gibi bir kavram kargaşası yaşanması olduğu gibi sistemin ve bununla bağlantılı olan apoletli, yandaş medyanın sık sık gözümüze soktuğu “Kürt aydınları” hatta onların tabiri ile “bağımsız Kürt aydını” nitelemeleri. Bir çoğu bilindik isimler. Defalarca yazılıp çizildiği için isimlerini anmak dahi çok gerekli değil. İsimlerini anma gereksizliği bir küçümsemeden ziyade sistemin bizlere kabullendirmek istediği “aydın” tanımlamasına bir tavır olarak algılanmalı.

Türk medyasının bu “aydınları” hiçbir zaman birikimleri, duruşları ve fikirleri üzerinden olmamıştır. Bunların aydın diye nitelendirilmelerinin tek sebebi Kürt özgürlük hareketine karşıt olmalarıdır. Buradaki tek ölçü Kürt hareketine karşı küfür ediyor mu? manipülatif bir rol oynuyor mu? Olaylara içerden yanlış yorumlama yapıyor mu? Buna bakılıyor. Kürt halkının yanında mücadelesine destek veren bu yüzdende yaşamlarını zindanlarda, sürgünde ya da hayatlarıyla ödeyen isimler ise bu medyanın gözünde hiçbir zaman “aydın” olamamıştır. Buradaki istisna dün içindeyken bugün karşıtsa kabul edilirsiniz aksi takdirde asla “medya aydını” olamazsın.

Şanlı apoletli medyamızın son dönemlerde ortaya attığı yeni tanımlamasa ise “bağımsız Kürt aydını” gibi bir ucubeliktir. Şimdi bu tanımlamada belirtilen bağımsızlık kime ve neye karşıdır? Bağımsız Kürt aydını yanında bağımsız Türk, Fransız, Arap aydını gibi tanımlamalara neden gidilmez? Örneğin gazetelerde hiç bağımsız Türk aydınları “ şunu yaptı denmez ama ne hikmetse çoğu zaman “bağımsız Kürt aydınları durumdan rahatsız, tavır koyuyorlar vb” haberleri okuyabiliyoruz.

İlk bakışta saçmalık ve basitlik olarak görülen “bağımsız Kürt aydını” tanımlaması aslında bilinçli olarak kullanılan bir tercihtir. Burada bağımsızlıktan kasıt Kürt hareketine karşıtlık anlamındadır. Sistem ve medyasının kafalara yerleştirmek istediği mesaj “bağımsız Kürt aydını” yaftası ile karşıt grubun varlığını gösterme çabasıdır. Bahsettikleri kesim bir avuç olsa da aydın sıfatı eklenerek etki gücü propagandayla artırılmaya çalışılıyor.

Yaşanılanlar bu anlamda öğreticidir. Kanal kanal gezdirilen kıymeti kendinden menkul bu “ bağımsız Kürt aydınlarını” halkın içerisinde göremezsiniz. Halkın yanında olmadığı gibi Kürdün çıkarına olan bir çalışmada da göremezsiniz. Bunları nerede görüyoruz, iktidar partisi yeni bir hamlemi yapacak “bağımsız Kürt aydınları” sahne alır ya da Kürt hareketi bir hamlemi yapacak hemen sahne alıp imza toplama, yaygara koparma peşine düşerek kara propaganda faaliyeti yürütürler. Sistem karşısında uysal olan, hoşgörü ve sabır telkin eden, bazı hataları olabilir vb yaklaşımlar gösterenler kendi halkına bu sabrı, toleransı göstermezler.

Kendileri için her türlü karalama, karşıt faaliyet, düşünce özgürlüğüdür. Biri fikriniz, yaklaşımınız, üslubunuz yanlış diye eleştirirsi “tehdit ediliyorum” diye yaygara koparılır. Bu mücadelenin nimetlerinden yeterince faydalanıp yetmeyince, sırtını sisteme dayarlar.

Bu halkın yarattığı değerler sırt çevirenler, bu halkın canla ödediği bedeller üzerinden kendine değer biçenlerin “aydınlığı” ancak ağırlıkları kadar olacaktır.

Kürtler geçmişin Kürtleri değildir. Ölçmeyi, tartmayı biliyor artık, layık olanları başına taç ederken, bu değerleri taşımayı beceremeyenleride gönlünden sildiğini çok gördük. Bu anlamda “bağımsız Kürt aydınları” ucubeliğini bu halk yutmaz.