Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

ROVAJA’NIN ÇIĞLIKLARI-Erdogan Zamur

Hemen yanı başımızda bir savaş bütün hızıyla sürüyor. Savaşlar her zaman kirlidir, kirlilikte yaratırlar. Sözüm ona Müslüman savaşçılar, Esad diktasına karşı savaşıyor. Peki, Suriye’nin Filistin’i olarak da adlandıracağımız Rojava’da ne oluyor? Türkiye destekli El Kaideci militanlar, masum sivil Kürtleri katlediyor. Filistin’deki saldırıda bir çocuğun ölmesini aylarca diline pelesenk eden başbakan Erdoğan şimdi hemen yanı başında destek verip eğittiği El-Kaidecilerin sivil silahsız Kürt kadın ve çocukların katledilmesini görmüyor.  Hadi, hükümeti geçelim, peki kendine sol sosyalist, ilerici, anti-emperyalistler, gerçek Müslümanlar nerede? Hatta Kürt Ulusal Konferansının toplanacağı ve ulusal birliğin sağlanacağı iddia edildiği bir dönemde diğer parçalardaki ve diasporada ki Kürtler niye bu kadar etkisiz ve sessiz?

Güney Kürdistan’da ki hükümet kendi çıkarlarını gözeterek Rojava’yı gözden çıkarmış görünüyor. Kürt birliğinin tartışıldığı bir dönemde Güney’le Rojava sınırının kapatılmasının anlamı budur. Neçirvan Barzani’nin Ankara ziyareti ve Davutoğlu’nun açıklamalarına baktığımızda bunu görmekteyiz. Vicdanını yitirmemiş her Kürt Rojava’yı peşkeş çekenlere karşı durmalıdır. Bu noktada, yapılacak olan Ulusal Konferansta Rojava’ya sahip çıkmak her şartta ve koşulda savunulması kararı konferans sonuç bildirgesinde yer almalıdır. Güneydeki halkın, Rojava ile dayanışma içine girmesi; yerel hükümet üzerinde baskı oluşturması zorunludur.
 
Türkiye’de faaliyet yürüten bütün Kürt kurumları Rojava konusunu tek gündemleri olarak belirlemeli, pratik adımlar atmaları gerekir. Hemen yanı başımızda kadın ve çocuklar acımasızca katlediliyor. Daha da acısı onların katilleri bizim içimizde geçip gidiyor, insanları katlediyor, sonra tekrar içimize geliyor. DTK ve BDP’nin aldığı Serêkanî (Ceylanpınar)’ ye yürüyüş kararı daha şimdiden valilikçe yasaklandı. Gerekçe olarak da can güvenliğin olmamasını ileri sürdü. Kürt halkının yürüyüşünde devlet neden bu kadar rahatsız oluyor. Tabi, en başında şunu da ifade etmeliyim. Gerek DTK gerekse de BDP ve diğer Kürt kurumları Rojava konusunda istenilen çabayı gösterdiklerini söyleyemeyiz. Günlerdir sınır hattının bu tarafında eğitilen, destek sunulan çeteciler sınırın öte yanında Kürtleri katlediyor. Şimdiye kadar Kürt kurumları çoktan halkı mobilize edip sınırı çetecilere ve AKP hükümetine dar etmeliydi.
 
 Türkiye’deki, Kürt sorununda başlatılan çözüm süreci gerekçe gösterilerek halkın sessiz kalması kabul edilecek bir şey değildir. Sayın Öcalan’ın açıklamalarını dikkatlice okuduğumuzda şunu ifade ettiğini görüyoruz. “Gerilla savaşı dönemini bitirmiştir, asıl mücadele siyasal ekonomik ve sosyal yönü ağır basan yeni bir mücadele dönemidir”. Bu mücadeleyi halkın örgütlü gücü yürütecektir. Halkın doğrudan mücadeleye katılması, serhıldanlarla sisteme adım attırması gerekecektir. Evinde oturarak devlete-sisteme adım attırtamayız. “Aman süreç hassastır, bir şey yapılmasın” demek hükümetin oyununa gelmektir. Rojava Kuzeydeki Kürtlerin kalbi durumunda olmalıdır. Unutulmasın ki eğer Rojava’da ki mücadele bastırılırsa diğer parçalardaki de bastırılacaktır. KCK yaptığı açıklamada herkesin Rojava konusunda özeleştiri vermesi gerektiğini söyledi. Gerçektende çok doğru bir tespittir. 
 
Gözden kaçırmamamız gereken bir başka noktada Türkiye’de ki dini cemaatlerdir. Rojava’da ki savaşta ölenlerin üzerinde Türkiye’de temin edilen kimlikler var. Ayrıca bu cemaatlerin tuzağına düşerek orada savaşa giden –ne yazık ki- Kürtler var. Bütün bunlar göz önüne alındığında içinde geçtiğimiz dönemin görev ve sorumluluğun ne olduğu ortadadır. Bize düşen sadece pratik adımlar atmaktır.
 
Rojava’da son günlerde sivil savunmasız Kürt kadın ve çocuklar katlediliyor. Bütün dünya Kürtlerin katliamı karşısında körleri oynuyor. Rojava’da yükselen bu insanlık çığlıkları karşısında susmak “DİLSİZ ŞEYTAN OLMAKTIR”. Her birey bulunduğu yerde, gücü oranında bu çığlıklara cevap olmak zorundadır. Gezi olaylarında bütün Türkiye’yi ayağa kaldıranlar, şimdide Rojava için harekete geçmelidir. Gün ROJAVA halkıyla dayanışma içinde olma günüdür. Valilik can güvenliği nedeniyle yürüyüşleri yasaklamış. Sanırsan vali can güvenliği yok derken yürüyecek halktan ziyade çetecilerin can güvenliğinden bahsediyor. Bu karadan sonra bizler öyle görkemli bir yürüyüş düzenlemeliyiz ki çeteler ve onları destekleyen AKP hükümeti bu yürüyüşte ders çıkarmalıdır. Hadi ROJAVA’nın çığlığına yankı olalım.

Erdoğan ZAMUR (Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. )