Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Çocuklardan özür diliyorum… Esra Çiftçi

 
Ah güzel çocuklar, sizden özür diliyorum.

Size sahip çıkamadığım için, her gün öldüğünüz için, cezaevlerine atıldığınız için, tartaklanıp, aşağılandığınız için, hayatlarınızı, hayallerinizi, umutlarınızı çaldıkları için ve ben buna engel olamadığım için binlerce kez özür diliyorum sizden…

Yazın şu sıcak günlerinde benim çocuğum tatilde. Her gün telefonda sevinç çığlıklarını duyuyorum, arkadaşları ile nasıl eğlendiğini, yeni yüzme stilleri geliştirdiğini, bisiklet sürüp, sahil kenarında dondurma yeme keyfini anlattığı sıralarda, başka çocukların ölüm haberini alıyorum.

Benim evladım “huzurlu, güvenilir” bir ortamda sevdikleri ile eğlenirken, şakırdarken ben sevinemiyorum. Her gün bir çocuğun katledildiği bu ülkede nasıl kaygı duymam. Çocuk katillerinin aramızda cirit atıp dolaştığı, çocukların öldürülmesi için emir veren vicdansızların yönettiği, çıldırmış bir ülkede, yarın densizin tekinin çocuğuma zarar vermemesinin garantisini kim verebilir bana?

Korkuyorum, bir anne olarak, bir kadın olarak korkuyorum. Gazeteleri okumak, televizyon ekranlarına bakmak dahi istemiyorum. Devletin üniformalı adamları eliyle çocuklarımız öldürülüyor. Başta çocukları korumakla görevli olan devlet, gözünü kırpmadan çocuklarımıza kıyıyor.

Erdoğan’ın tam yetki verdiği orantılı güç dün yine bir çocuğu katletti. Silopi’de halkın protesto eyleminde 13 yaşındaki Doğan Teyboya başına atılan gaz bombası ile ağır yaralandı. Olayı balkondan izleyen tanıklara göre, üniformalı orantılı katiller, ağır yaraladıkları minik Doğan’ı bir de yerde tekmelemişler.

 Doğan, olaylar esnasında bir okulun önünde dondurma satıyordu, belki ailesine katkı sunmak, belki okul giderlerini karşılamak, ya da harçlığını çıkarmak için. Doğan’ın amcasının anlatımları Doğan’ın bir o kadar da ucuz öldüğünü gözler önüne seriyor. Polisin rast gele attığı gaz bombalarından biri Doğan’ın başına isabet ediyor, kanlar içinde yere serilen Doğan’ı polisler Silopi devlet hastanesine götürüyor, oradaki doktorlar hiçbir müdahale etmeden ambulansla Diyarbakır’a sevk ediyorlar. Yol boyunca aşırı kan kaybeden Doğan’ı götüren ambulans, İdil’de durdurularak buradaki hastanede kanı durdurmak için müdahale etmek zorunda kalıyorlar. Diyarbakır’a götürüldüğünde ise doktorlar ambulans görevlilerine kızarak “Çok fazla kan kaybetmiş. Neden bu kadar geç getirdiniz? Bu durumda ne yapabilirim ki!” diyor. Tüm çabalara rağmen Doğan kurtulamıyor.

Sevgili Doğan senden de özür diliyorum çocuğum. Sana denk gelen gaz bombasının önüne geçemediğim için, sen kanlar içinde yerde tekmelenirken, kendimi sana siper edemediğim için, sen acılar içinde ölümle pençeleşirken yanında olamadığım için…

Savaşın mizacına büyüyen, ninni değil, kurşun sesi ile uyuyup, uyanan Kürt çocukları sizden de özür diliyorum. Sizi döven, gözaltına alan, işkence yapan polislere engel olamadığım için, sizi cezaevlerine atan, sizi halden hal edenlere müdahale edemediğim için ne olur af edin beni.

Ey insanlık bir şey yapın. Canımızı, parçamızı, çocuklarımızı öldürüyorlar. Ey kadınlar, buna bir çare bulalım, itiraz edip katillerin yakasına yapışalım.  Sol göğsümüzde sarıp, sarmaladığımız, sütümüzle besleyip, büyütüp, hayat verdiğimiz bebelerimizi yok ediyorlar.  Sessiz kaldığımız sürece yarın başka çocuklar da ölecek, ben bu satırları yazdığım sırada kim bilir nerede çocuklar zulüm görüyor, onlar bizim çocuklarımız.  Ateş sadece düştüğü yeri yakmıyor, hepimiz bu ateşte yanıyoruz…

 

Esra ÇİFTÇİ