Hasankeyf- Hasan Aslan
Hasankeyf, sulara gömülmek istenen ve Türkiye Kürdistanı'nda yer alan bir
Ortaçağ kentçiği. Uçsuz bucaksız ve yediverenleriyle övünen Harran
ovasısının en eski incilerinden biri. Bu tarihi kentin sulara gömülmesini
engelleyemedikten sonra, onun suda çözülen kerpiçlerine gelmiş geçmiş en
yürek dağlayıcı ağıtları yaksak neye yarar!
Hasankeyf bugün, Batman şehrine bağlı, iki yakasını Dicle Nehri'nin ayırdığı
tarihî bir Kürt ilçesi. İlçeye adını veren eski yerleşim yerinin tarihi, 10
bin yıl öncesine kadar gider. Bu tarihî yerleşim yeri, 1981 yılında "doğal
koruma alanı'' ilan edildi. Fakat öte yandan, Hasankeyf ile ilgili bir yok
etme planı da vardı. Bu tarihî kent, 1954 yılından beri Ilısu Barajı'nın
sularına gömülme tehlikesi altında!
Böyle bir projeye kredi vermeyi planlayan ülkeler arasında Almanya, İsviçre
ve Avusturyalı kuruluşlar yer alıyordu. Türkiye'nin projeyle ilgili
taahütlerini yerine getirmemesi ve hem ulusal hem de uluslararası alanda
oluşan karşı çıkışlar sonucu, Avrupalı kuruluşların tümü 7 Temmuz 2009
tarihi itibariyle desteklerini çektiler.
Türk Hükümeti, garantörlüğünü çeken devletleri "kaypaklıkla" suçladı.
Başbakan Erdoğan, baraja karşı çıkan herkesi "bölücülük''le suçlamaya devam
ediyor. Barajın yapımı, Cengiz İnşaat ve Nurol Şirketi'nin ortak olduğu,
"Ilısu Konsorsiyumu'' adlı yerli bir konsorsiyuma verilmiş durumda. Destek
sunacak bankalar arasında ise Garanti Bank ve Akbank yer alıyor.
2010 yılında kolları sıvayan ilgili firmalar, barajın 2014 yılı içinde
bitirileceğini söylüyor. Hasankeyf'teki tarihî eserler için önce, "gerekirse
taşınacaklar'' açıklamaları yapıldı. Şimdilerde ise, "zaten çok
yıpranmışlar'' denilerek suyun altında bırakılacakları söyleniyor.
Hallac Medien- und Kulturzentrum olarak, bu sorunla ilgili, "Kayalara
sığınmış Hasankeyf'e karşı taş kesilmesin yürekler!'' adlı bir etkinlik
organize ediyoruz. Bu etkinlikte, Ilısu Barajı'nın Hasankeyf'i sulara
gömmesine karşı olan Avusturya vatandaşı Kürt ve Türk sanatçılar yer alacak.
Hasankeyf'in neden sulara gömülmesi gerektiğini; bir okuma akşamı, fotograf
sergisi ve müzik dinletisiyle, bir kere daha ve farklı bir şekilde anlatacak
ve hatırlatacaklar.
"Kayalara sığınmış Hasankeyf'e karşı taş kesilmesin yürekler!'' adlı bu
etkinliğimize gerekli desteği vereceğinizi umuyor ve bekliyoruz.
Veranstaltung:
Datum: 26-29. April 2011, 19:00 - 22:00 Uhr
Veranstaltungsort: 1100 Wien, Volkshochschule Favoriten, Nr. 18 Dauer der
Veranstaltung: 3 Stunden Musiker & KünstlerInnen: Hüseyin Simsek, Hasan
Aslan, Hasan Öksüz, Özgür Yarar
Programm:
26. April 2011 (Dienstag), 19:00 Uhr
Fotoausstellung Eröffnung
-Begrüßung
-Ansprache durch Ehrengäste
-Rede von KünstlerInnen: Hasan Aslan, Hüseyin Simsek
-Musikdarstellung: Hasan Öksüz, Özgür Yarar -Cocktail
27-28. April 2011
Fotoausstellung
29. April 2011 (Freitag), 19:00 Uhr
Fotoausstellung, Lesung & Musik
-Lesung von Hüseyin Simsek,
- Musikdarstellung: Hasan Öksüz, Özgür Yarar
-Ende
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
