Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Yaşadıklarımızın 'Bir Adım Ötesi'

 Geçtiğimiz günlerde Filmmor Film Festivali'nde gösterilen "Bir Adım Ötesi" adlı belgesel, uzun süre aynı cezaevinde kalmış 3 kadın tutsağın yaşam öyküsünü beyazperdeye aktarıyor. Tülin Dağ'ın yönettiği belgesel, 9,5 yıl aynı koğuşta kalan kadın tutukluların cezaevinde ve çıktıktan sonraki yaşamlarını ele alıyor.

Bir Adım Ötesi'ni görebilmek

Geçtiğimiz günlerde Filmmor Film Festivali'nde gösterilen ve bugün de 22. Ankara Film Festivali'nde gösterilecek olan "Bir Adım Ötesi" adlı belgesel, uzun süre aynı cezaevinde kalmış 3 kadın tutsağın yaşam öyküsünü beyazperdeye aktarıyor. Ankara'da Ulusal Belgesel Film Yarışması katagorisinde yarışacak "Bir Adım Ötesi", 9,5 yıl aynı koğuşta kalan tutsakların hem cezaevinde yaşadıklarını hem de cezaevinden çıktıktan sonraki ortaya çıkan durumlarını ele alıyor. Kendi yaşam öyküsünü sinemaya aktaran yönetmen Tülin Dağ, cezaevinde yaşadıkları olumsuzlukları irade göstererek nasıl kendi lehlerine çevirdiklerini ve dışarıya çıktıktan sonra ortaya çıkan sorunların üstesinden nasıl geldiklerini belgeselin merkezine yerleştirdiklerini belirtiyor.

Yaşanmışlıklardan yola çıkıyor

Belgeselde kendi hayat hikayesini anlattığını söyleyen Dağ, sinemaya ilgisinin cezaevinde başladığını ve dışarıya çıkıp sinema eğitimi aldıktan sonra da belgeseli çekmeye başladığını belirtti. Cezaevinden çıktıktan sonra insanlar tarafından cezaevi yaşamına dair yoğun sorulara maruz kaldığını ve insanların bu konuda yeterli bilgisi olmadığını kaydeden Dağ, bu eksikliği gidermek için hem içeride yaşanılanları hem de dışarıya çıktıktan sonra hangi zorluklarla karşı karşıya kaldıklarını anlatmak için filmi yapmaya karar verdiğini ifade etti. Dağ, içerideki bütün o olumsuz yaşam koşullarını nasıl avantaja çevirip nasıl bir irade gösterdiklerini vurguladığı önemli temalar arasında yer aldığını söyledi. Verilen mesajların daha çok hikayeler üzerinden olduğuna değinen Dağ, zaten hapishanede olmanın ve onun dayattığı koşulları red ederek kendilerine yeni bir yaşam çizmelerinin başlı başına politik bir anlam taşığını ifade etti.

9,5 yıllık beraberliğin hikayesi

Dağ, 10 kadının hikayesi anlatarak belgesele başlamak istediklerini ve teknik bir takım sorunlardan kaynaklı 3 kadına düşürmek zorunda kaldıklarını belirtiyor. Kürt mücadelesi içinde yer almış 3 Kürt kadınının hikayesinin belgeselde yer aldığını söyleyen Dağ sözlerini şöyle sürdürdü: "Filmi yaparken çeşitli kadın çevreleriyle de görüştük. Genel olarak kadın olmanın ortaya çıkardığı sorunlara yer vermek istedik. Sonuçta devlet hepimizi aynı yasadan yargılayıp aynı koşullara mahkum etti. Ben filmde yer alan arkadaşlarla 9.5 yıl beraber kaldım. Aynı koşulları yaşadık. O yüzden birbirimize duyduğumuz arkadaşlık çok güçlüydü. Yaşadığımız dostluk belgeselin kendisine de yansıdı. Kendimizi çok rahat bir şekilde ifade ettik."

Üniversite: Senin aldığın ceza az

Dağ, dışarıya çıktıklarında neler yaşadıklarını da anlattığı belgeselde, toplumun adete kendilerini yok saydığını, dışarıda herkesin kullandığı sıradan haklardan bile mahrum edilmenin gerçekten insanı psikolojik olarak nasıl yıprattığını da işliyor. Özellikle filmde yaşam hikayesi anlatılan Ayşe'nin yaşadığı zorluklar çok çarpıcı bir şekilde veriliyor. Dağ, Ayşe'nin yaşadıklarını şöyle anlatıyor: "Ayşe dışarıya çıktıktan çıkarılan aftan yararlanarak üniversiye geri dönmek istedi. Ama üniversite yönetiminin tavrı çok trajikti. İlk başta politik tutuklu olduğu için red ettiler. Ayşe pes etmedi hukuki mücadele verdi ve geriye dönme hakkını kazandı. Fakat üniversite yönetimi bu duruma da engel çıkararak 'senin aldığın ceza az sana daha fazla ceza verilmeliydi' diyerek kendisine yeniden engel çıkarıyor. Her şeye rağmen Ayşe üniversiteye geri dönüyor."

Girdiğin yaşta kalıyorsun

'Bir adım ötesi'nde cezaevine giren herkesin yoğun olarak yaşadığı zamanın durma haline de yer verdiklerini kaydeden Dağ, cezaevine giren insanların duygusal olarak içeriye girdikleri yaşta kaldıklarını da söylüyor. Cezaevi koşullarının çok farklı iletişim olanaklarını ortadan kaldırdığından tutsakların duygusal gelişemlerini tamamlayamadıklarını vurgulayan Dağ, "Filmi çekerken de bu durum daha fazla netleşti bizim için. İçerde fiziksel olarak büyüyorsun ama duygusal ve ruhsal olarak çok fazla gelişemiyorsun. Biz cezaevinde girdiğimizde gençtik ve gençliğimizi diğer yaşıtlarımız gibi yaşayamadık. Cezaevine hangi yaşta girmişsek biraz duygular o yaşta kalıyor. Ben cezaevine 22 yaşına girmiştim. Çıktığımda da 22 yaşından sonra yaşamaya devam ettim. Fiziki olarak 32 yaşındaydım ama 22 yaşında olan insanlarla aynı şeyleri hissediyordum. Bu durumu çok garipsedim. Onlarda mı tuhaflık var bende mi var diye düşünmeye başladım. Şimdi onlar normal hayatını yaşıyorlar ama ben de onlar gibi hissediyorum işte gariplik burada. Bana her sorduklarında ben 33 yaşımdan çok 23 yaşıma girdiğimi söylüyorum" dedi.