Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

5 Nolu Cezaevi 19 Subatta Stuttgart´ta

 19 Subat saat.20.00 Stuttgart Üniversitesinde Cayan Demirelin yönettigi film gösterilecektir.

Belgeselin yönetmeni Çayan Demirel, birçok ödüle layık görülen belgeselle tarihe not düşmeyi amaçladıklarını söyledi. Yönetmenliğini Çayan Demirel'in, yapımcılığını ise Ayşe Çetinbaş'ın üstlendiği belgesel film, tamamlanmasından 2 yıl sonra ilk kez sinemada gösterilecek. The Times gazetesi tarafından 29 Nisan 2008'de dünyanın en kötü 10 cezaevi içerisinde gösterilen Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan olayların anlatıldığı '5 Nolu Cezaevi' belgeselinin yönetmeni Demirel ve yapımcısı Çetinbaş, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) konuştu. 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 42. SİYAD Ödülleri ve 21. Ankara Uluslararası Film Festivali'nde 'En İyi Belgesel Film' seçilen '5 No'lu Cezaevi' bugünden itibaren bir hafta boyunca Yeşilçam Sineması'nda gösterilecek. Filmin Yönetmeni Çayan Demirel, birçok festivalden ödül almalarının kendilerini sevindirdiğini, ancak asıl amaçlarının ödül değil sözlü tarihe bir not düşmek olduğunu söyledi. Demirel, Diyarbakır Cezaevi'ne ilişkin kitaplar var ama bire bir röportajlar yapılmamıştı. Biz bu tarihsel belleği canlı tutabilmek ve bu belgeleri geleceğe bırakabilmek çabası bizim için önemliydi. Ödül almak beraberinde şunu da getirdi; festivallerde farklı yerlerden insanlar da geliyor ve farkl 2000 ı festivallere gidebildik. dedi. Belgesel yapmanın bu ülkede şöyle bir zorluğu var; belgeselinizi gösterecek sinemalar bulamıyorsunuz. diyen Demirel, filmlerinin 2009 yılı başında bittiğini ancak 2011 yılı başında ancak bir sinemada gösterebiliyor olmalarının üzücü olduğunu söyledi. Demirel, Bir belgesel filmi sinema formatına aktarmak maliyetli bir iş. Bu, belgeselcilerin ekonomik anlamda üstesinden geleceği bir iş değil. Hiçbir sinema sinevizyonla gösterim yapmıyor. Dolayısıyla siz yaptığınız filmi festivaller sonrası atıl bir şekilde kenara koyuyorsunuz duruyor. şeklinde konuştu. DİYARBAKIR CEZAEVİ'Nİ GÖRÜNTÜLEMEK BİR HAYALDݝ Almanya'ya 1960 yılında işçi olarak giden Afyonlu bir ailenin kızı olan Yapımcı Ayşe Çetinbaş da, Diyarbakır Cezaevi'nde yaşananların kendisini rahatsız ettiğini ve filmin yapımcılığını üstlendiğini söyledi. Çetinbaş, filmin yönetmeni Demirel gibi amaçlarının ödül değil sözlü tarihe bir belge bırakmak olduğunun altını çizdi. Çetinbaş, belgeselin en önemli görüntülerinden biri olarak nitelendirdiği Diyarbakır Cezaevi'nin şu anki haline ait görüntülerin çekim sürecini şu sözlerle anlattı: Görsel kayıtlar yoktu. O dönemle ilgili Genelkurmay ve TRT arşivinde bir takım görüntüler var ancak engellerle karşılaştığımız için o görüntülere ulaşamadık. Dolayısıyla en başta cezaevinin kendi görüntülerine ihtiyacımız vardı. Kendi aramızda hep konuşurduk orada çekim yapsak ne güzel olur diyorduk. Ben baştan itibaren izin almak için yazı yazmamız gerektiğini söylüyordum ama 'arkadaşlar burası Almanya değil burası Türkiye sen hayal kuruyorsun' diyorlardı. Ama çalışmalarımızı sonlandırmaya yakın Adalet Bakanlığı'na Çayan adına bir dilekçe yazdım her şeyi de açık açık yazdım. Çok kısa bir süre içerisinde cevap aldım. Diyarbakır Cezaevi'nin bir utanç müzesi haline dönüştürülmesi, orada olayları yaşamış insanlar için bir borç olduğunu düşünüyorum. Bizim belgeselimizin de olayı bilmeyenler için bir farkındalık olacağını düşünüyorum. diyen Çetinbaş, Ben Almanya'da doğup büyüdüm. Babam 60'lı yıllarda Türkiye'den giden bir işçi orada doğdum ve 15 yaşına kadar orada yaşadım. Ben hatırlıyorum o zaman Schindler'in Listesi filmi vizyona girmişti ve biz de öğretmen eşliğinde bu filme götürmüşlerdi. Zaten sürekli bunla ilgili yüzleşme konusunda müzelere, toplama kamplarına gidiyorduk. Almanya'da halk yüzleşiyordu ama biz de halkı bırakın devlet bile bununla yüzleşmiyor. Diyarbakır üzerinden 30 yıl geçti şimdi yeni yeni gündeme geliyor. şeklinde konuştu. Türkiye'de 30 yıl öncesine göre bugün olumlu bir değişimden söz edilebileceğini söyleyen Çetinbaş, 12 Eylül sürecinde mağdur olan kesimler belgesele de destek veriyorlar ama ben isterim ki istikrarlı bir şekilde sadece bu konuyla ilgili değil karanlıkta kalan başka konulara da ilgi gösterilsin. Evet çok şey değişti diyemeyeceğim bu anlamda. Biz hoşumuza giden şeyleri gösterip, kötü şeyleri başkaları yaptı diyemeyiz. Hükümet geçmişte yaşanan şeylerle ilgili de sorumludur. Şu an geçmişte yaşanan kötü şeyleri de gün yüzüne çıkartıp bunla yüzleşmek şu anki hükümetin görevidir. ifadelerini kullandı.