Rüsselsheim 2.Dersim Kültür Festivali
11 ve 12 haziran 2010 tarihlerinde Almanya’nın Rüsselsheim kentinde 2.Dersim Kültür Festivali yapıldı.Bu festivalin diğer festivallerden farkı ilk günkü panellerin ilgiyle takip edilmesi ve yoğun bir katılımın olmasıydı diyebilirim. Festival 2 gün sürdü ve Dersim’in tarihine, kültürüne,kimliğine yakışır bir Festival gerçekleştirildi.
Festivalin ilşk gününde 2 adet panel yapıldı bu panellere çok değerli konuklar katıldı,bunlar arasında Dersim Milletvekili sayın Şerafettin Halis,Dersim Belediye Başkanı Sayın Edibe şahin, yazar sayın Haydar Işık,yazar sayın Mehmet Bayrak yine festivalin en renkli ve değerli konuğu olan sayın Ahmet Türk vardı. Dersim’li bir çok aydın ve sanatçınında hazır bulunduğu panellerde Dersim’in sorunlarının yanı sıra bölge ve ülkedeki gelişmelere vurgu edilerek barışın mutlaka inşa edilmesi noktasında herkesin gerekli duyarlılığı göstermesi ve samimi adımların atılması gerektiği mesajları verildi.Festivalin en renkli ve ilgi çeken konuğu kapatılan eski DTP eşbaşkanı Sayın Ahmet Türk’tü. Ahmet Türk gerek panelde gerekse Festivalin 2.günündeki konuşmasında; Dersim’in tarihsel direniş ruhunu,özgürlük aşkını,alevi kızılbaş inancının hümanist yapısına ve kültürüne duyduğu hayranlığı dile getirdi.
Festivalin en renkli standlarından olan derneğimizin çadırları festival boyunca yoğun ilgi odağıydılar.Çadırımızın en önemli özelliği Dersim’in Zozanlarında açtığımız ve bir yaşam kültürü olan Kıl Çadırı(Küne Reş) olmasıydı. Şavaklıların yaşam kültürü haline gelen ve bizlere yaylaları hatırlatan bu çadıra ilgi bir hayli fazla idi.Çadırımızda yöremize has halı,kilim,cacım,keçe,el örgüsü eşyalar, tarım aletleri,örgü aleti vb daha bir çok kültürel değerler sergiledik. Diğer çadırımızda ise Taze Şavak peyniri,Tulum peyniri,Yoğurt,Yufka ekmeği, yeşillikler,Çay,Kahve ve Çökelek konuklarımıza ikram ettik.
Festivale gelen köylülerimiz ve konuklarımızla yaptığımız konuşmalarda bu etkinliklerin önemine ve mutlaka devam edilmesi yönündeki görüşlerine tanık olduk. Festival genel anlamıyla olumlu ve Dersim’e yakışır geçti, Dersim’in doğasını,politikasını,kültürünü,dillerini,folklorünü,müziğini ve yöneticilerini alana taşıyan festival bu anlamıyla güzel bir Dersim resmi sergiledi.
Festivalin eksiklikleri yokmuydu? Elbetteki vardı, mesela yöre kültürü daha çok öne çıkartılabilirdi, Dersim’in dilleri daha çok kullanılabilirdi, her ilçe kendisine ait bir stand açarak kendi değerleini kapsamlı bir şekilde tanıtabilirdi, önümüzdeki festivallerde bu eksikliklerin mutlaka göz önüne alınarak giderilmesine çalışılmalıdır,hatta şimdiden bunların alt yapısı oluşmalı ve planlanmalıdır.
Sonuç olarak; Festival Tertip Komitesine özel olarak teşekkür ediyorum, sınırsız bir demokratik anlayış çerçevesinde festivali yönettikleri için kendilerini ayrıca kutluyorum.Herkes kendisini rahatlıkla anlatabildi,tanıtımını yapabildi,konuşmalarını ve mesajlarını sunabildiler.Standımızın renkli ve amacına uygun olmasında emeği geçen tüm dernek yöneticilerimize de ayrıca şahsım adıma teşekkür ediyorum.
Ali haydar Gürbüz
İran’da binlerce yıl öncesine ait mağaralar, zorlu kış aylarında köylülere ve hayvanlarına barınma olanağı sağlıyor.





Em ‘ewul pezan nas bikin, sê çeşît rengê pez hene; pezê sor, spî û reş. Xûyê bizinê bi rik û har e, mih jî sernerm û mûlayim e.
Biletler için:
Sesi ve müziği ile ünü Amerika’ya varan Kürt sanatçı Aynur Doğan, bir süredir yaşadığı Avrupa’dan dünyaya açılma projeleri üzerine çalışıyor. Aynur Doğan, uluslararası alanda prestijli müzik şirketleri ile yeni projeleri üzerinde çalışırken, Amerika’nın Boston kentindeki Berklee Müzik Okulu tarafından kısa bir süre önce kendisine verilen “Akdeniz Müziğinin Divası” ödülü ile müzik kariyerinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor.
Yönetmenliğini yaptığım film ‘He Bu Tune Bu’ (Bir Varmış Bir Yokmuş) festivalinizde değerli bir ödüle layık görülmüştür. Bir sinemacı için tatbiki ödüllendirilmek gurur verici ve teşvik edici bir olaydır. Ancak üzülerek belirtiyorum ki bu ödülü kabul edemeyeceğim. Hepinizin bildiği gibi geçen yıl Avrupa’nın göbeğinde, Paris’te, şehrin ortasında üç siyasetçi Kürt kadını güpegündüz vahşi bir şekilde katledildiler. Dünyanın en güvenli bölgesi olarak bilinen Avrupa maalesef bu üç devrimci kadına mezar oldu. Bu katliamın üzerinden uzun vakit geçmesine rağmen Avrupa hükümetleri ve yargı kurumları maalesef yeterli bir duyarlılık gösterip olayı hala aydınlatmadılar. Avrupa ve özellikle Fransız hükümetinin bu sessizliği ve duyarsızlığı Fransız istihbaratının ve dolayısıyla hükümetinin bu olayın üstünü örtmeye çalıştığı izlenimi vermektedir. Bu olay ile birlikte, Kürtler ve ezilen diğer halklar açısından, Avrupa’nın demokratik, adil ve hümanist değerleri anlam yitimine uğramıştır. Avrupa’nın aydınları, sanatçıları, siyasetçileri bu olaya karşı yeterince ses çıkarmayarak üzerlerine düşen sorumluluklardan kaçınmışlardır. 

Hasan Coşar‘la, çıkardığı ilk kitabı ’’Tarihte ve Günümüzde Kadın’’ üzerine bir söyleşi yaparak, siz değerli okuyucularımızın ilgisine sunuyoruz.
