Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Kadınlar neden intihar eder?

Yapılan araştırmalara göre, Urfa’da son iki yılda intihar oranları, artış gösterdi. Gazeteci Gül San koordinatörlüğünde yapılan araştırmalar da bunu destekler nitelikte. Ayrıca kendisiyle görüştüğümüz Gül San’ın, tanıklığı da önemli sonuçlar ortaya çıkarıyor. Gül San, bölgede yaşayan bir gazeteci olarak sorunu, hiçbir etkeni gözardı etmeden çok yönlü ele almaya çalışarak, çözüm önerileri de sunuyor. 
Gazeteci Gül San koordinasyonunda, Urfa’daki intihar artışlarına ilişkin 1 Kasım 2010-15 Temmuz 2011 tarihlerini kapsayan bir araştırma yapıldı. Araştırmada ortaya çıkan veriler ve rakamlar, ürkütücü boyutta. Sadece adli kayıtlara göre 2008 yılında 11, 2009 yılında 5, 2010 yılında ise 124 intihar vakası kayıtlara geçmiş. 2011 yılının ilk altı ayında ise bu rakam 149’a ulaşıyor. Bu rakamlarda, son iki yılda kayıtlara düşen intihar vakalarının bir hayli yükseldiğini gösteriyor. Bunların çoğunluğu ise kadın. Ancak çocuklar da var. 

Toplumsal baskı birinci neden
İntihar sayısı ve şekli, resmi kurumlara yansıyan boyutuyla biliniyor. Araştırma sonucunda erkeklerin intihar nedenleri arasında, ekonomik sorunlar, iflas, borçlanma olarak ortaya konuluyor. 
Ancak kadınlar da durum oldukça farklılıklar ve çeşitlilik arzediyor. Eşin kuma getirmesi, ailede geçimsizlik, zorla evlendirme, kadının feodal baskı altında tutulması, kuşaklararası yaşanan çatışma vb. daha birçok neden sıralanıyor. 
Kentte hakim olan feodal yapı, kadını duvarlar arasına hapsediyor. Kadının giyimine, bedenine, yaşamına büyük bir müdahale var. Birey olarak görülmeyen kadın, erkeğin ‘malı’ şeklinde ele alınıyor.  Evin tüm hizmetlerini gören kadını ‘namus’ olarak gören toplumsal yapı, hareket alanını da oldukça kısıtlıyor. Erkek kendini ifade edecek alanlar bulmasına rağmen, kadının hiçbir sosyal yaşamı yok, toplum içinde de büyük bir baskı hakim. Hal böyle olunca kadının kendisi hakkında hiçbir karar alma hakkı yok. Her şeyi dine bağlayan geleneksel İslam anlayışı da bunu perçinliyor. Bu şekilde cendereye alınan kadın, tepki olarak çözümü intiharda görüyor. 
Gül San’ın ulaştığı sonuca göre, salt kadın üzerinden yapılan bir bilinçlendirme çalışması da eksik kalıyor. Zira bilinçlenen kadın, aile bireyleriyle çatışmaya giriyor. San, bunun için de sadece kadının değil erkeğin, çocuğun, yaşlının bilinçlenmesi için çalışmaların yürütülmesini önemli buluyor. 

Kadının maaşı da erkeğe gidiyor
Araştırmaya göre, ekonomik olarak erkeğe bağımlı kılınan kadının emeğinin görmezden gelinmesi de büyük sorun. Her zamanki gibi kadının ev içindeki işçiliği, aile ve toplum tarafından emekten sayılmıyor. Üstelik tarım işçisi olarak çalışan kadınların parası da, erkeklere ödeniyor. Oysa Türkiye illerindeki geçici tarım işgücü talebini karşılayan kadın ve çocuk işçilerin çoğunluğu Urfa’dan. Yaz sıcağından yollara düşen ve kimi yollarda hayatını yitiren bu kadınların kazandığı para da, erkeğe gidiyor. Eve gelen borçlularla da kadın karşı karşıya kalıyor.  

Kadın ‘intihara zorlanıyor’

Ancak kadınlarda, aile baskısıyla ‘intihara zorlanma’ şeklinde bir durum da var. Aileler intihar olarak bilinmesini istemiyor. Kimi intiharlar, gıda zehirlenmesi vb. şeklinde kayıt altına alınıyor. Hayati tehlikesi olmadığı durumlarda ise kayıtlara intihar olarak geçmiyor, adli kayıt altına da alınmıyor. Bu durumlar göz önünde bulundurulduğunda, kadınların intihar oranının artması mümkün. 

Suriye ile ‘kadın alış-verişi’
Araştırmaya göre kadın intiharları, Suriye ile sınır ilçelerde daha fazla. Bunun temel nedeni ise, Suriye ile ilçede yaşayanlar arasındaki ‘kadın alış-verişi.’ Suriye ile artık vizesiz geçiş kolaylığı var. Suriye’de erkeğin çokeşliliği (dört kadına kadar) yasal. Suriye vatandaşları, evleneceği kadını sınırdaki ilçelerden seçiyor. İlçedeki erkekler de, Suriye tarafından ‘nikahsız ve az başlık parasıyla’ kuma getiriyor. Bu ‘alış-veriş‘in tek mağduru ise kadın. Çünkü bu evliliklerde, her iki tarafta yaşayan kadınların iradesi sözkonusu değil. Kadınların sınır boylarında bu evliliklere zorlanması, intiharları artırıyor. 

Siyasi mücadeleye katılan kadın farklı
İlçeler arasında kimi önemli farklılıklar da var. Örneğin Suruç ilçesinde intihar olayları ender. Zira ilçede yaşayan kadınlar da, erkek ile birlikte siyasi mücadele içinde yer alıyor. Bu da kadının kendini ifade etmesinin önünü açıyor. Kendini ifade gücü gelişen ve politize olan kadın, yaşamın diğer alanlarında da çaresizlik yerine direnme ve mücadele yolunu seçiyor. 
Viranşehir’de ise, zorla evlendirme ve eş seçimi konusunda kararının engellenemiş kadınları intihara sürükleyen nedenler arasında önde. 

Urfa’da ‘çocuk anneler’

Urfa’da intiharların nedeni de olan küçük yaşta evlendirme önemli bir sorun. Geçtiğimiz günlerde 11 çocuk yaşta kızın, imam nikâhı ile evlendirildiği ortaya çıktı. Gül San, bu konulara ilişkin de önemli tanıklıklar sunuyor: „Çocuk gelinler yeni bir sorun değil. Hatta çocuk yaşta evlilikler demek gerekiyor. Sadece kız çocuklar değil mağdur olan erkek çocuklar da bu sorunun bir parçası... Çocukken evlenip birlikte çocuklarıyla büyüyen o kadar aile var ki bildiğim... Daha fazla mağdur olan kız çocukları, bu da bölgenin gerçeği... Fiziksel ve duygusal gelişimini tamamlamamış çocuk gelinler, çocuk anneler olarak kayıt altına alınıyor. Yaşı tutmadığı ve bölgede resmi nikâhın evlendikten sonra yapılması normal karşılandığından ancak hastaneye doğum için gelindiğinde hastanede yaşından dolayı rapor tutuluyor. Tutanak tutulması, caydırıcı bir sorun teşkil etmiyor. Zorla alıkoyma olmadığı aile ve çocuk anne tarafından ifade edilince eş serbest bırakılıyor. ‘’

Toplumun değişimi için ortak çalışma


Kendisiyle görüştüğümüz proje koordinatörü Gül San, öncelikle intihara iten sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtiyor. Gül San, çözüme ilişkin önerilerini şöyle sıralıyor: „Kuşak çatışmasının özellikle yaşlı kuşağa yönelik çalışmalar yapılmalı. Gençler yaşlı kuşağı anlayabiliyor. Yaşlı kuşak gençleri anlamaktan uzak değişime dirençliler. İşşizlik sorunu çözülmeli, her yaşın ve cinsiyetin ekonomik olarak kendine yetecek duruma gelmesi. Kadınların sosyalleşmesini sağlayacak çalışmalar yapılmalı. Mesela Urfa Belediyesi, kadınlara ‘evinde dantel yap, biber kurut, salça yap’ diye kredi veriyor. Kadını eve hapsederek aile ekonomisine katkıda bulunmaya çalışıyor. Oysa bu kadınların evin dışında ortak alanda, mahallede bir merkez olabilir, üretip ürettiklerini pazarlama konusunda yerel yönetimin devreye girmesi gerekir. 
Ayrıca her önüne gelen kadınlara yönelik çalışmalar, eğitimler veriyor. Kadınları aile içinden alıp bilinçlendirip aynı ortama salınca kadın çatışma yaşamaya başlıyor. Toplumun değişimini kadın üzerinden yaparak kadını mutsuz olmasına neden olunuyor. Oysa toplumsal olarak yaşlı genç çocuk odaklı çalışmalar yapılmalı. Kadının yakınında ulaşabileceği her alanda destek alabileceği, sosyalleşebileceği ortamların valilik, ilgili bakanlıklar, yerel yönetimler ve STK ortak çalışarak başarılı olabilirler. Her kurum bir yerde bir çalışma yapıp sahadan çıkıyor. Devamlı çalışmalar maalesef yok. Siyasiler göstermelik, çeşitli gereksiz kurslarla sahadalar. STK çalışmalarında kısa süreli sahada kalabiliyorlar. Kurumlar arasında koordinasyon yok.“

 

DENİZ BİLGİN