Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

'Teröriste’ mektuplar

Sevgi ve saygı duyduğum meşhur bir Kürt yazar: “Sevgili Haydar Bey, bildiğiniz üzere ‘terör’, Fransızca ‘terreur’dan gelmedir. İlk defa, 1793 yılında, Robespierre kendi dönemi için kullandı, bu deyimi. İktidarına ‘terör dönemi’ diyerek... Ondan sonra toplumları kan ve ateşle bastırıp, sindirmeye çabalayan barbar rejimlere ‘terör devleti’ denilmeye başlandı. Terör, devlet eliyle yürütülen, barbar bir çarktı. Ezilenlerin baş kaldırısı terör değildi. Çünkü terörist olmak için donanımlı, örgütlü, üstün, egemenlik gücü ve silah ister. Filistinliler ve Vietnamlılar ezilenlerin baş kaldırısını, cephe savaşından çıkarıp, geniş alanlara yaydıktan sonra, Amerika Birleşik Devletleri, 1969 yılında, zulüm ve haksızlığa baş kaldıranların hareketini, ‘korku ile yılgınlık yaratma’ demek olan ‘terör’ diye adlandırdı. Ama Amerika’nın giydirdiği gömleğe rağmen, uluslararası vicdan için ‘terör devleti’ olgusu değişmedi. Gücü elinde bulunduranlar, ‘terör devleti’ sayılmaya devam etti. Medyada gördüm. TC adaleti aldığı bir kararla sizi, ‘korku ve dehşet salan adam’, yani ‘terörist’ ilan edip, uluslararası polise ‘yakalama’ ihbarında bulunmuş. Güldüm. Kendi kendime, ‘öyle adalete, böylesi yakışır’ dedim. Çünkü bildiğim kadarıyla siz, bir terör devletine diktatör, diktatörlüğün cumhurbaşkanı, sağ kolu Başbakan, terör icracısı general olmadınız. Yasakla ‘bir halkın var olmadığı’na karar vermediniz. Yasak kelimesini, korku kaması niyetine kullanıp, bir halkın dilini kesmeye kalkışmadınız. Bir halkın varlığını, kültürünü, sedasını korku salarak kırmaya kalkışmadınız. Bütün bunlar, soy kırımcılıktı. Yani insanlık suçu. Ve insanlık suçu işlemeye devam ederek, soykırımın öteki ögeleri olan yangınlarla yürümediniz. Binlerce köyü yakıp, toplu ya da haydutça kaçırmalarla cinayet işleyerek, ırkçı temizliğe de girişmediniz. Yine bildiğim kadarıyla siz, insanca çarpan yüreği avucunda, bir ahir zaman dervişi misali, terör kurbanlarının baladını söyleyen bir kalem adamısınız. Evrensel vicdanın yerel sesi. Yerel çığlıkların dervişi... Türk adaleti, bu kararı ve devletinin uluslararası polise ‘dikkat, çok azılıdır’ demesi, şaşırtıcı değildir. Eğer siz terörisit, terör devleti masumsa, ‘ört ki ölem, ey uluslararası vicdan’ diyor ve ‘ben de, Haydar Işık’ın terör suçuna ortağım’ ihbarında bulunuyorum. ‘Elimden gelen budur, ey utanç dünyası’ diyorum. ‘Suç’ ortağınız olarak, size saygılarımı sunuyorum.”



İlk gelen mesajlardan bir diğer okur: “Hocam siz benim için en değerli yazarsınız. Yazılarınız bana çook büyük açılımlar ve ufuklar yarattı.” Diğer bir Akademisyen Dr. Arkadaş: “Merhaba Haydar bey, açıklamanızı okudum, her şeyden önce Kürt olarak korkunç acı çektim... Bütün travmalarım canlandı... Tabii ki sizinki de... Kendimi sizin yerinize koyup ne hissettiğinizi hisedebiliyorum. Bütün bunları bize ‘kader’dir dedirtmek için yapıyorlar... Size yapılanlardan yalnız yapanları değil, kendimizi de çok suçlu buluyorum... Kızgınlığımda son nokta da, herkese her şeye, kendime, Kürtlere...” Başka bir okur: “Değerli Hocam! Senin kişiliğine uzanan diller ve uzanan eller kırılsın. Senin barış ve kardeşlik için vermiş olduğun mücadeleni bir Dersîmli olarak destekledim ve desteklemeye devam edeceğim... Şuna inanıyorum ki seninle birlikte Dersîm’de Sey Rıza`nın anıtını dikeceğiz...” Diğer bir Arkadaş: “Kürd olarak sizin emeğiniz oldukça çoktur, aynı zamanda Kürdistani mücadelenizde büyük emeğiniz olmuş, oldukça T.C DEVLETİNİ DE RAHATSIZ ETMİŞTİR. Bu dava adamı olarak adamış olduğunuz veriler sizin Kürdistan vatanınızı sevmeden ve demokratik ilkelere riayet etmenizden kaynaklanmıştır. Böylelikle mücadelenizi destekliyor ve yanınızdayız. Bugün size olan saldırı, yarın bize veya tüm Kürdistanlı demokratlara karşı olan saldırı olarak kabul etmeliyiz.(...)”



ABD, Endenozya, Avustralya, Avrupa’dan daha pekçok mesaj geldi. Bu saygı değer insanları; zor günün gerçek dostu gördüm. Onlara saygım ve sevgim var. Ayrıca telefon ederek üzüntü ve desteğini sunan arkadaşlarıma minnet borçluyum.. Hu Jia’ya Sakharov ödülü veren Avrupa, aynı işi yapan Kürtleri İnterpol üzeri ararken, bir iki Kürt internet sayfası hariç, düşkünleri oynayan sanal alemin sayfa sahipleri geyiklemelerini sürdürdüler, kendilerine sıra gelmediği için, ekranda dalgalandırdıkları bayrak altında sessiz kaldılar. Elinizdeki bu Özgür Politika ise, gerçekten saygın bir tutum sergiledi ve “terörist” yazarıyla örnek bir dayanışma gösterdi.



Evet, ben çocukluğumun travması Dersim soykırımı anlatılarıyla büyüdüm. Kürt halkının çektiği acı, benim acımdı. Komşumuz Ermenilerin acısı da benimdi. Bilinçlenince Yahudi halkına yapılan Holocaust da acım oldu. Bunca acı gören ve duyan ne yapar? Ya içindeki insanı öldürür, kendisini inkar eder, katliamcıdan, zorbadan, zalimin sisteminden yana olur. Ya da içindeki insanı yüceltip mazlum ve mağdur halkının doğuştan gelen haklarını savunur. Diktatörlere, şiddet uygulayanlara, antidemokratlara, ırkçı ve faşistlere, din tüccarlarına nefretini dillendirir. İşte ben bu ikinci yolu insanlık yolu gördüm. Kitaplar yazdım. Düşüncemi sivil yoldan açıkladım. Hep yoksuldan ezilmişten, hakları alınandan yana oldum. Demokratik sivil düşünceyi bayrak yaptım. Halkların eşit ve özgür, barış içinde yanyana yaşamaları için çaba sarf ettim. Irkçılığa karşı bayrak açtım. Holocaust’a uğrayan Yahudi, Dere Sor yolunda can veren Ermeni, mağarada gazlanan Dersimli Kürdün kaderini yazdım. Holocaust unutulmamalıdır. Ermeni tenkil ve tehciri unutulmamalıdır. Kürt soykırımı unutulmamalıdır. Unutmak yeni katliamlara çağrıdır. Kırk yıl öğrencilerime bunu ve insan olmalarını öğrettim. Ama görüyorum ki, bazı Kürtler döndüler, saz ve söz ile yasak dilden efendisini TRT’de eğlendirecekler. Onlar, içindeki ihanet canavarını yüceltsinler. Para pul kazansınlar. Ben, vicdanım gereği, hak yolun yolcusu olmaya devam edeceğim. Bu yolcuyu, Türk-İslam sentezli terör devleti, “terörist” yapıyor. Olsun. Ama siz vicdanınıza danıştınız mı, siz ne diyorsunuz?

www.haydar-isik.com