Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim ‘38 Konferansı

1937 Kasım ayı, Dersim Lideri Seyid Rıza’nın ve arkadaşlarının asıldığı aydır. 1938 Kasım’ı ise on binlerin göçertilmesidir. Bu ay, Türk devletinin resmi ideolojisinin jargonu haline gelen “temizlik“ yani Kürtleri bitirme ayıdır. Silindir gibi Dersim üzerinden geçtikleri aydır. Bu ay, Kürt etnik soykırımının başladığı, Kürdistan’a mezarlık sessizliğinin çöktüğü aydır. Bunu bilen bilinçli Kürtler, toplantılar düzenler, konferans hazırlar, sorunu dış dünyaya anlatmaya çalışır. Bu suretle Türkiye’nin Kürt halkından özür dilemesi, soykırımı tanıması, Seyid Rıza’nın cenazesinin yerini söylemesi, değiştirilen Kürtçe isimlerin geri verilmesi, anadilimizin Türkçe’ye eşit hale gelmesi, kimliğimizin tanınması; velhasıl eşit ve özgür bir hayat için uğraş verirler. Dersim’i Yeniden İnşa Cemiyeti, 70 yıl sonra olsa bile bu soykırımı Avrupa Birliği salonunda tartışmaya açıyor. Şimdiden DERSİM 38 Konferansına yoğun bir ilginin olması bizleri sevindirmektedir.



Türk devleti, soykırımlarını dünyanın önemli olayları gölgesinde yapıyor. Birinci Dünya Savaşı gölgesinde Ermeni ve Asuri-Süryani halkları katledildi. Bu soykırımlar bazı devletler tarafından tanındı. Türk devleti, İkinci Dünya Savaşı gölgesinde ise Kürt katliamı yaptı. Faşist Hitler, Mussolini ve Franco Guernica’yı bombalarken, faşizmin gölgesinde; Avusturyalı Yazar Fritz Sitte’nin; taktığı birçok ünvanı yanında, geçen yüzyılın en zalim diktatörü dediği Kemal Atatürk; manevi kızı Sabiha Gökçen’in beline tabancasını bağladıktan sonra, Dersim’i bombalamaya gönderir. Dikkat edilirse, faşist ve ırkçı sistemler, birbirlerini taklit ediyorlar. Türk devleti, neredeyse Hitler Almanya’sını aratmayan ölçüde 1937/38 yıllarında Dersimlileri katletti. Bunun soykırım olmadığını söyleyen Kemalist-Ergenekoncu Cumhuriyet ile İslamcı-Ergenekoncu Zaman gazeteleri ve hain bir Dersimli aileden geldiği bilinen Zafer Mutlu’nun gazetesi Vatan, Dersim ve Kürtlüğe nasıl düşman olduklarını yazdıklarıyla gösterdiler. Dersim katili bir subayın kızı olan Mine Kırıkkanat, Zafer Mutlu’nun gazetesinde soykırım olmadığını, babasının bizi aşiret yapısından kurtarmak, kadın erkek eşitliği sağlamak için savaştığını yazıyor. On binleri bunun için katletmişler. Buna verdiğimiz cevabı konferans için açtığımız; www.dersim38konferans.com sayfasında okumak mümkündür. Faşist Türk sistemi on binlerle insanımızı katledip, kalanı da asimile ettiğini sorgulamıyor, ama pek acele olarak konferans düzenleyen biz Kürtleri suçluyor. Bugün Kürdistan coğrafyası savaş altında, Kürdistan vadileri barajlarla doldurulup halk kovuluyor. Sürülen halk köklerinden koparılıyor. Anadilini kullanamıyor. Kürtlerin “KERDOĞAN“ diye bağırdıkları kabadayı ise, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlete karşı çıkanın Türkiye’de yeri yok” diyor. Açıkça çekip gidiniz, diyor. Biz bu faşistlerin “Ya sev, ya terket!“ sözlerini de çok duyduk. Açıkça eline pompalı vererek faşistlerini Kürtlerin üzerine salıyor. “Vatandaş elinde imkanlar varsa karşı koyacaktır!“ diyor. Ama böyle söyleyen bilmeli ki, Kürdistan bizim vatanımız. Kutsal toprağımızdır. Üzerinde onurlu özgür yaşam istiyoruz. Bugüne kadar katliamcı ordu Kürtleri kırdı, polis katletti, işkenceden geçirdi, ama Kürt halkı onurlu dik duruşunu sürdürdü. Bilinsin ki, ne Erdoğan, ne de vatandaş dediği faşisti bu halkı isteminden vazgeçirir.

Türk basını; DTP binası önünde oynayan çakal takımı korucu, AKP’li Kürt ve subay fotoğrafını gururla gösteriyor. Demek ki, Kürdistan’ı kaybetmek üzereler. Cemil Çiçek faşisti, CHP’ye çağrı yapıyor, gelin beraber gidelim. Halkımıza da eşkıya diyor. Şimdi hangisine kızarsınız? AKP’ye kerlik yapıp Dersim’e veya Kürt illerine tabelasını asana mı, yoksa Seyid Rıza’nın 71 yıl önce yaşını küçültüp asana mı?
Arada fark var mı? Bugün AKP’nin tabelasını Dersim’in her hangi bir yerine asmak, Seyid Rıza ve Kürt halkına en büyük küfürdür. Kürdistan, AKP pisliğinden uzak durmalıdır. Ona bulaşan zemzemle yıkandım dese bile, ruhu ve bedeniyle kenefe düşmüş demektir. AKP, devletin Kürtlere karşı son kozu, son oyunudur. Bunu bozmak zorundayız. Kürtlerin Dersim Tertelesi dedikleri, Dersim soykırımı unutturulmak isteniyor. Küçük bir nehir üzerinde sekiz baraj yapmak isteyen AKP, halkı sürmek ve Seyid Rıza’nın ruhunu yeniden darağacına çekmek isteyen AKP’dir. Çeteci, ırkçı-faşist devlet, Dersim katliamını unutmamız için çok uğraşıyor. Bazı Kürt kerlerini çıkarla kendisine bağlayıp, devlet propagandası yaptırılıyor. Buna bazı Kemalo-faşist soysuz sözde Aleviler de katılıp konferansımızı kınıyor. Ama iyi bilinmeli ki, geride soyuna ve köklerine sadık daha pek çok insanımız var. Bakınız, şu Kasımpaşa kabadayısına, artık Kürdistan’da rahat dolaşamıyor. Kürtler, insanı insan; kerlik yapanı da ker görürler. Bu halk artık boynu bükük halk değildir. Kürt halkı uyandı. Utanmadan “Tek millet“ olun diyorlar. Peki iki millet olsak ne olur? Türk ve Kürt yan yana özgür ve özerk yaşasa mı iyidir, yoksa “tek millet“ denen ne idüğü belirsiz bir millet olmak mı? Kendisi nereden gelmedir? Gürcistan’da Gürcüyüm diyen, kalkıp Türkiye’de “tek millet“ nutku atıyor.

“Dersim 38 ve 70 Yıl Sonra“ Konferansı, unutturulmak istenen soykırımı dünya kamuoyuna anlatıp, Kürt halkına nasıl faşist ve ırkçı saldırı yapıldığını göstermek için bir ilktir. Avrupa Birliği salonunda yapılacak konferansa pek çok Dersimli’nin adeta yarışırcasına katılmak istemesi, maddi ve manevi destek vermesi takdire değerdir. Bu nedenle soydaşlarımı kutlarım. Dersim’i Yeniden İnşa Cemiyeti çalışmalarına destek vermek istiyorsanız, maddi yardımlarınızı şu adrese gönderiniz.

Dersim-Gesellschaft für Wiederaufbau.e.V. (www.Dersim-wiederaufbau.de)
POSTBANK Dortmund, Konto Nr. 687 152 466, Bankleitzahl: 440 100 46.

www.haydar-isik.com