Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

NİYE İMRALI - Hasan Aslan

Öyle her şeyi istediğin gibi değiştiremeyeceksin. Çünkü Kürtler o eski Kürtler değiller, askerin poten sesini duyduğunda saklanan, ağzında dili varken konuşmak için  ağzının içindeki dili arayan. Yaşamak için ölümü kucaklayanlar çoğalıyor, bu çoğalış Türkiyde her şey senin ‘’sayın Başbakan’’ istediğin gibi olmayacak demenin bir anlatımıdır. 

Bedenlerini ölüme yatıran canların yanında olmak isteyen binlerce can oluştu. Türkiye de başlayan dayanışma eylemliklerine  Avrupa da katıldı. Bu güne kadar suratının bir yüzüne takat yiyince diğer tarafı çeviren alevi anlayışı da değişti. Hiç bir açlık grevlerinde bulunmayan Alevi Kurumları üç günlük dayanışma grevlerinde saf tuttular. Yani bu değişim iyi bir değişimdir bu değişim halkların kardeşlik halkasının büyümesine hizmet eden bir değişimdir. Özgürlük ve Demokrasi halkalarını ne kadar çoğaltırsak daha çok istek ve hakları kucaklarız.  Türkiye’deki özgürlük ve demokrası mücadelesi sadece Kürtlerin görevi gibi görülmemelidir, bu dava Alevisiyle, Sunnisiyle, Lazıyla, Çerkeziyle daha doğrusu Türkiyede yaşayan tüm Millet ve Milliyetlerin sahiplenmesi gereken bir demokrasi kavgası olmalıdır.  Devlet, Osmanlı kurnazlığından vaz geçmiyor, hala İmralı sözü geçenmidir yoksa sahipsis birimidir provaları yapıp bu sonuçları değerlendiriyor. Her denemesinde de görüyor ki yüzbinlerin kulağı İmralıda gelen bir kelimeye bakıyor, bir kelimeyle canlarını ölüme yatırıyor bir kelimeyle durabiliyor.  Yani Sürecin muhatabını bildiği halde  yeni muhataplar bulmaya çalışıyor devlet. Mücadeleyi sabota edecek isimlerl bulmak ortaya çıkarmak istiyor. Ama bu beyhude arayış nafiledir, diyor Kürt Halkı. Bu cumhuriyet, Kürtler, Aleviler ve Azınlıklarla ilgili 500 küsür yıllık Osmanlı politikasını devralıp uygulamaya koymakta tereddüt etmiyor. Bu yeni dönemde, Kürtler’in yok sayılması ‘’Anadilde Eğitim hakkını’’ gasp etmesi ‘’Anadilde Savunma hakkını’’ yok sayması bir tutsağın görüşme hakkının elinde alınması Almanya Nazi dönemini aratmayacak anlayışlardır. 1921’de Dersimliler için açılan kanlı parantezi, 1938’de kapattım demesine rağmen bu devlet o kanlı parantezi kapatmamışdır. Dersimliler hala seyitlerinin mezarlarını bulamamışsa  katliam Dersimiçin devam ediyor. Kürtler için yok sayma polıtikası da hala devam etmektedir.

Dünyada çok ender rastlanan bir durumdur Türk devletinin tutumu. Dünya devletlerinde savaşı bitirmek için devletler açılımlar yapar, sorunları masada konuşulması için savaşan tarafı zorlar. Türkiyede bu durum tersinedir. Kürt Ulusal Hareketi daha fazla kan dökülmesin diyor, Türk devleti hayır dökülsün, ölen asker benim çocuğum değil mantığını ön plana çıkarıyor. Yani parmağı kesilmediği için acı hissetmiyor. Asker anaları da Gerilla anaları gibi ölüm istemeiyoruz diyerek sokağa çıkmazsa Asker-Gerilla ölümü devam edecek ve onların istedigi düzen devam edecek. Analar meydanlarda olmalı çocuğumu ölmesi için büyütmedim demeli. Anne olamayan bir insan ne demişti; ‘’Benim evladım olsaydı ölmesi için askere yollamazdım’’. Bence vijdani redçiler de aktif olmalıdırlar. Bedenlerini ölüme yatıranlar nasıl ki ‘’yaşamı o kadar çok seviyoruz ki üğruna ölecek kadar’’ diyorlarsa bu memlekette  bu anlayışı savunanlar  çoğalmalıdır ki Türkiye’deki halklar kardeşçe yaşasın.