Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

'Dersim nereye gidiyor!' -Erğin Doğru

 Konu yüzleşme ve geçmişi tartışma olduğunda ise gündemin ana başlıklarından biri Dersim olmaktadır. Son yıllarda daha sık gündemleşse de, aslında egemenler açısından Dersim hiç gündemden düşmemiştir. Osmanlı ve sonrasındaki cumhuriyet süreçlerinde her iktidar Dersim’i nasıl ele geçireceğini ve Dersim’de var olan özgünlükleri nasıl törpüleyerek, asimle ederek, sistemine boyun eğdirip, kanalize edeceğini düşünmüştür.

 Sistemin çok yönlü ve uzun süreli politikalarını görmeden bugünkü Dersim’i anlamak mümkün değildir. Tarih bir birinden kopuk düşünülemez, geçiş süreçlerinin etkileşim ve politikaları bugünü etkiler. O yüzden de dünü iyi tahlil edemeden bugünü anlamak mümkün değildir.

 Bugün Dersim coğrafyası göz önüne alındığında, yüreği Dersim için atan herkesin ciddi bir yüzleşme ve gelecek için ciddi bir planlama içerisinde olma zorunluluğu vardır.

 Belki ürkütücü ve çok karamsar bir tablo olacak ama kabul etmeliyiz ki sevdamız olan, her dönemiyle övündüğümüz Dersim’in ellerimizin altından kayma tehlikesi her zamankinden fazladır. Elbette dünya, ülke ve bölge değişiyor Dersim’de değişecek, bu önü alınamaz bir yaşam gerçeğidir, lakin değişim her zaman iyi ve ileriye dönük olmaya biliyor. Dersim’de yaşanan değişimi biraz bu yönüyle ele almak gerekiyor.

 Bir coğrafya insansızlaştırılmak, köklerinden koparılarak kendine yabancılaştırılmaya ve açığa çıkan boşluğu egemen kültüre biat ettirebilmek için dolduruyorlar. Stratejik konumu, siyasal duruşu, inançsal kimliği ile sembol olmuş Dersim coğrafyası şimdi inceltilmiş politikalar ile yok ediliyor.

 Sebepleri çok uzun olsa da başlıklar halinde özetlemek gerekirse bugünkü Dersim köklerinden koparılıyor. Toplumu var eden dil, kültür ve inanç konusunda çok ciddi bir asimilasyon politikası uygulanıyor.

 İnanç anlamında bir yandan özgünlüğü yok edilerek sistem içileştirilmiş ve çarpıtılmış Türk-İslam Aleviliği oturtulmaya çalışılırken, öte yandan bizzat “Dersim düşmanı” olan cemaat eliyle Sünnileştirme politikası uygulanıyor. Cemevi ve kimi dedeler üzerinden Dersimde yaşanılan Alevilik değil, sistemin istediği bir Alevilik yerleştiriliyor. Dili ve etnik kimliği inkâr etmek, devşirme Aleviler eliyle etkili kılınmaya çalışılıyor. Cemaat ise Dersim’in hassasiyeti ve sıkıntıları üzerinden kendini örgütlüyor. Açtığı eğitim kurumları ve üniversite üzerindeki kadrolaşma ile Dersim’e yerleşmek isteyen cemaat, açtığı özel okullar ve dershaneler, spor vb faaliyetleri ile kök salmaya çalışıyor. Öte yandan açılan kuran kursları, kutlu doğum haftaları, müftülük aşureleri dikkat çeken faaliyetlerdir. Başka yerde görülmemesine rağmen bu faaliyetlere valisi, emniyet müdürü yani devlet erkânın sürekli iştiraki politikanın kaynağını da gösteriyor.

 Cemaat politikasının karşısında ise gelenekse Kemalizm durmaktadır. Kemalist politikanın Dersim’de izleri silinememiş ve hala güç konumundadır. İnkâr ve imha politikalarının kıyımını yaşamış, asimilasyon sürecini yaşamış olan toplum, yaşadığı travmaları aşabilmiş değil. Şeriatçı korkutma, ilericilik, laiklik vb kisveler altında toplum yönlendiriliyor. Dersim’deki bu toplum mühendisliğinin amacı ise Kemalist siyasetin etki gücünü korumaktır. Üzülerek belirtmeli ki toplum hala feodal değer yargıları ve yaşadığı travmaların üzerindeki etkileri ile yaşıyor. Düşününki bir Tunceli milletvekili mecliste Dersim soykırımı için ”araştırın belki bir şey yoktur, çıkmayacaktır” demesine rağmen bu acıyı yaşamış, soykırıma maruz kalmış halkta bir tepki yok. Yok, çünkü gösterilecek tepkinin iktidara yarayacağı düşünülüyor,”bizim adamımız” mantığı ve umudu siyasal bir körlük yaratıyor.

 Dersim’i köklerinden, tarihinden kimliğinden koparıp sürdürülen bu faaliyetlerin bir başka kaynağı ise Dersim’i Kürt bölgesinden, kimliğinden ayrı düşünen ve koyan politikalardır. Sistem politikalarının bir başka versiyonu olan bu anlayış, Dersim’de açıkça önyargıları kaşıyarak Kürt düşmanlığını örgütlemekte, beslemektedir. Son yıllarda hız verilen bu tehlikeli ve gerici politikaların Dersim’in küçük bir kesiminde dahi olsa kabul görmesi üzücüdür ve tedbir almayı gerektirmektedir.

 Dersim açısından değerlendirilmesi gereken diğer bir noktada yıllardır büyük bedeller ödenerek sürdürülen devrimci mücadelenin, süreç noktasında yaşadığı eksikliklerdir. Devrimci mücadelenin dayanışma yerine içerisine girdiği rekabetçi anlayış, sistem uzantılarının daha rahat politika üretmelerine sebebiyet vermektedir.

 Dersim söz konusu olduğunda belirtilmesi gereken en önemli noktalardan biride sistemin baraj politikasıdır. Masumane gösterilmeye çalışılsa da Dersim’deki barajlar politikası bir bütün Dersim’i insansızlaştırma ve coğrafyasını bitirmeye dönüktür. Ekonomik olarak ifade edilse de siyasal ve sosyal amaçlı olduğu gün geçtikçe daha belirginleşmektedir.

 Bugün açısından baktığımızda diğer bir önemli gelişme ise Dersim soykırım gerçeğinin gizlenerek manipülasyon ve dezenformasyon çalışmaları için oluşan meclis komisyonudur. İçerisinde Dersimlilerin olmadığı bir komisyonun adalet sağlaması mümkünmüdür? Bu komisyon ile Dersimlilerin hukuki ve uluslar arası alandaki girişimlerinin önü kesilmeye çalışılıyor. İnsanlarımızın acıları tazminata indirgenerek parayla satın alınmaya çalışılacaktır.

 Her biri çok uzun tartışılması gereken konuları başlıklar halinde özetlemeye çalıştık. Eğer Dersim’in bugün ve yarını arasında bir bağ kuracaksak şimdiden bu sorunlara çözüm üretmek zorundayız. Direniş geleneği ile elde edilen mevzilerin, asimilasyon politikaları ve ince oyunlarla kaybetmeye vicdanlı hiçbir Dersimli’nin göz yummaması gerekiyor.