Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

KÜRT, TÜRK, DÜNYA KAMUOYUNA

 Ben; Türkiye'de demokrasi, insan hakları ve Kürt sorunundan kaynaklanan hakların mağduruyum. 71 yıl önce daha emzikteyken annem; benimle saklandığı ormandan Türk askerinin kutsal dağımız Bawa Duzgın eteğinde nasıl Dersimli Kürt insanını katlettiğini anlatmasını, çocukluğumun anısı olarak asla unutamadım. Ben bu acıları romanlaştırırken, Kürt ve özellikle Türk halkının bu soykırımı unutmamalarını istedim. Unutmak, yeni katliamlara çağrıdır. Nitekim devlet; Dersim ve Kürdistan'da uyguladığı soykırımı unutturmak istediği için, 25 senedir Kürt coğrafyasında korkunç bir savaş sürdürüyor. Bu savaş her savaş gibi kötüdür. Toplumda ahlak bunalımına yıkıntılara ve onulmaz acılara sebep oluyor. Türkiye egemenleri, hukuku, bürokrasisi, dış temsilcilikleri hala çeteci yöntemle, Almanların „getürkt“ dedikleri yanlış ve yalan haberlerle dünyayı dolduruyor ve benim gibi sivil, demokratik düşünen, çağdaş normlara bağlı, şiddetten uzak fikir beyan eden birine „terörist“ diyebiliyor.

 

 

            Ben; 64 sene önce ilkokula başlarken, anadilim, kimliğim ve halkımın kültürü bir günde elimden alındı. Eğer bazılarının yaptıkları gibi uslu uslu boyun eğseydim, bu yazıyı okumayacak, belki AKP'nin veya diğer partilerde arpalanan biri görecektiniz. Ama ben mağdur ve mazlum Kürt halkı saflarında yer aldım. Eğilmeyen Dersimli bağımsız Kürt kişiliğimi korudum. Yazdığım roman ve yazılarda Kürt halkına yapılan haksızlıkları dile getirdim. Şiddetin bitmesi, Türkiye halklarının özgürce yanyana yaşamaları için elli yıl harcadım. Kırk yıl yetiştirdiğim öğrencilere doğru durmayı, ırkçılıktan uzak olmalarını ve mazlumdan yana olmalarını, hakkı gaspedilenlere yardım etmelerini öğrettim. Ama uğraştığımız sistem zorba ve barbardır. Faşist askeri cunta vatandaşlıktan attı, mal varlığıma el koyup sattı. Alman vatandaşı oldum ve otuz senedir Türkiye'ye gitmedim.

 

            Buna rağmen, roman ve yazılarımızdan ders alınmamış olmalı ki, Türk devleti çeteci hukuku ile beni „terörist bir örgüte üye olmaktan“ suçlayıp, interpol üzeri yakalanıp Türkiye'ye sürülmemi, Avrupalı siyasi ve ticari kardeşlerinden talep ediyor. Dikkat edilirse, Dersim katliamını bebek gözlerle izleyen biri, anadilini, kimliğini savunduğu için yaşlansa bile terörist yapılabiliniyor. Tabii yaşını küçültüp Seyid Rıza'yı asan devletten beklenir. Bu çeteci devlet; Kemalist sistemin yalan ve dezenformasyonlarıyla donanan eğitim ve hukuk sistemi, askeri kast; Fetullahçılık ile bütünleştirilerek Türk-İslam faşizmi yaratıldığından en ufak sivil düşünceye tahammül etmemekte ve mülteci yaptıkları benim gibi birisine mültecilikte bile rahat vermemektedirler.

 

            Benim hareket alanım daralsa bile, düşüncelerim çağın teknolojik gelişimi gereği dünyayı dolaşacaktır. Bedende bu nefes kaldıkça, Kürt halkının insanlık güneşi altında yerini alması için onurlu gördüğüm mücadeleyi sürdüreceğim. Ben; savaşın bitmesini ve Kürdün Türkiye'de ne bir Türkten az; ne de fazla hak sahibi olmasını istiyorum. Bunun için eğer „terörist“ oluyorsam, o zaman Kürt halkının temel insani haklarını vermeyenlere ne denir? Bu hakların verilmemesi için yardımcı olan Avrupalı siyasetçilere ne denir? Ama bilinmeli ki, tüm zayıflığına rağmen çim taşın altında kalmaz. Kürt halkı da yakında dünya halkları içinde onurlu yerini alacaktır. Bize iftira eden savcı ve hakimlerin ne adı, ne gölgesi bu dünyada kalır, ama Kürt halkını savunan haklı ve doğru fikirlerimiz, onlarca yıldır söndürülemedi, bu meşale gençlerin elinde oldukça sönmesi kabil değil. Yapılması gereken, savaşı durdurmak ve geçmişiyle yüzleşen, halkların özgür ve özerk yaşadığı demokratik bir Türkiye yaratmaktır. Bunun için çalışmaya devam edeceğimi kamuoyuna bu vesile ile arzediyorum.

 Haydar Işık, 12.12.2008