Kurmes Dernegi Resmi Web Sitesi

Dersim'de Şavaklılar ve Yaşamları -Ali HAYDAR GÜRBÜZ

"Osmanlılar Döneminde Dersim’de Yaşayan Şavaklılara Rastlanılmıyor" 

Dersim'de Şavaklılar ve Yaşamları

 

Dersim il sınırları içerisinde özellikle Çemisgezek, Pertek ve çevre köylerinde yaşamakta olan genel  anlamda "Şavaklılar" sıfatıyla adlandırılan bu topluluklar göçebe olarak yaşayan, geçimlerini hayvancılıkla sağlayan ve mevsimlere göre kışın köyde ilkbaharda kömlerde ve mayısın ortalarından itibaren yüksek yaylalarda konaklarlardı. Munzur yayları şavaklıların adeta ikinci adresleri olmakla birlikte  son yıllarda bu yaylalara gitmenin yasaklardan dolayı zorlukları arttı. Ancak bugün Şavak koçerlerine tahsisli olup Dersim il sınırları içinde yer alan yaylalar güvenlik sebebiyle yerleşime kapalı bulunmaktadır.Bu yüzden Şavaklılar alternatif yaylalar aramış ve genellikle Pülümür, Erzincan(Esence Dağları) Erzurum(Palandöken dağları) yörelerinde yayla kiralamak zorunda kalmışlardır. Bu yaylalara intikal ise kamyonlarla mümkün olmaktadır. Şavaklılar yaylalarda kurdukları çadırlarda oturan çalışkan,cesur,eli ayağı sağlam,günün 24 saatinde ayakta olan geceli gündüzlü çalışan,Umumî olarak konar-göçer hayat yaşayan bir topluluktur. Tarihin ilk dönemlerinde Anadolu ve Rumeli de Oğuz Türklerine verilen Göçer veya Yörükler'in bir benzeride Dersim Bölgesinde "Şavaklılar" olarak bilinmektedir. Bu benzerlikler sadece konar- göçer yaşam tarzlarıyla örtüşmektedir.
Şavaklıların büyük bir bölümü Kürt ve Dersim bölgesinin yerleşik halkıdır.Yöremizdeki mezar taşları ve Kurmeş‘in eskiden kurulu olduğu alanlardaki incelemelerde ortaya çıkan belirtilerle birlikte bölgede süre gelen yaşam biçiminde, ana dillerinde ve inançlarında bu açıkça anlaşılmaktadır. Çogunlugu Alevi olan Şavaklıların içinde Sunni kesimde bulunmaktadır. Bunlar Baravan,Tıtenik,Celador,Nısırtu,Sınsor,Heman köyleridir, bu köylerin bir bölümünde alevi- sunniler karışık oturmaktadırlar yukarıda adlarını yazdığım köyler yörenin dilinde adlandırıldığı şekliyle yazılmıştır.Hayatları belli kaidelere bağlanan Şavaklılarda, bu kaideler, daha çok, örfe,inanca ve yaşam tarzlarında kendilerini buluyor. Yazları serin ve yüksek yaylalarda, kışları ise köylerinde geçiren Şavaklılar, yaylalara gidiş gelişleri, belli bir düzen içinde yapılır. Bu gidiş gelişler, belli yollardan ve belli tarihlerde olur. Geçmişte yaylaya çıkmak için  yayan günlerce ve yüzlerce km yol alınır.Eskide taşıma araçlarının ve yolların olmaması nedeniyle genellikle hayvanlar kullanılırdı.1990 başlarına kadar  Zaxgiye, Kutuderesi ve Kırmızı Köprüye kadar Kamyonlarla gidilip oradanda kendilerine ayrılan yaylalara Katırların yardımı ve yayan gidilirdi. Şavaklıların gittikleri yaylaların adları şavaklıların tanıdığı şekliyle bir bölümü şunlardır.

 Munzur yaylalarına gidilirken izlenen yol güzergahları ve yaylaların adları

Yıllarca yayla hayatı yaşayan ve hala yaşamakta olan şavaklılar yaylara giderken şu güzergahları takip ediyorlardı. Çemişgezek’te bulunan yaylalara gidilirken sırasıyla Axzunik,Segerdîk, Mêşe î Kızirê (Ulukala tarafında) Kevrî Pêtegan (Petek Taşı) Kaniyê Kelî (Kaynar su çeşmesi), Arê Güze,Arê Golan,Kurmışkan, Oskexğ, Golan,(3 Göl yanyana) Are Diyabağa (Bu yaylada Kurmeşli  Ismail Tan (Pote) Zeynep Top ile Sultan Irmak’ın mezarları bulunmaktadır) Arê Biyhe, Bozani Salıkan,Arê Xezalê, Kerebêş (Ali Boğazın karşısı), Akrak Kırklar, Arê Xaniyê Kopu, Arê Xanımê, (her iki yaylada da 38 dersim katliamında yüzlerce köylünün katledildigi belirtilir) Bunların dışında  ,Zeviye Dırej ve adlarını hatırlayamadığımız bir çok yayla.
İlk konaklama Sıngeç köprüsü ve civarında olurdu ardında Sorpiyan ve oradanda Çol çayıra gidilirdi. Bu konaklamalar kısa aralıklı olurdu, buradanda Kutuderesine doğru yol alınırdı,oradanda Vartenik’e gidilirirdi, daha sonra sırasıyla şu yaylalara çıkılırdı: Geli Baravan, Arê Şemo ( Bu yaylada Turan Ersoy’un düğünü olmuş ve bu nedenle Turan Ersoy’un eşinin adını-Şemo- yayla adını almıştır), Çiyahe Orte(Orta Dağ), Xışır, Arê Kumo, Merge Mihe,(Gola Xızır bu yaylaya yakındır) Ulus,Cınd, Demır Kapı, Çiyahe Zelê, Are Kupke, Tevnesi, Merge Çeker, Are Gulabi, Diyari Kotek (Kurmeşli Xeçko ile kızı Nezeket burada vefat etmiş ve naaşları bu yaylada defnedilmiştir) Çiyahe Susuz, Gola Xızır a Bıçuk(Kıçık), Karagah, Diyar i Eziz Abdal (Hesen ı Heyder (Hasan Irmak), Orcanlı Besime An, Hesen ı ibişin Kızı Yeter Nadir ve Hesk i Heyderın kızı Xanım burada vefat etmişler ve mezarlarıda bu yaylada bulunmaktadır). Görüldüğü üzere Şavaklılar yaşamlarını bu yaylalarda yitiren vatandaşlarınıda yine buralarda gömmüşlerdir.
Yaylalarda şavaklıların faydalandıkları ve bir bölümünü sofralarında eksik etmedikleri bitkilerde bazıları şunlardı: Kırkor, Pixik, Tevresi, Sirmok, Günni, Rez, Güni Tuncık, Giya Şir,Sorxım, Kıbarık,Gülık,Kereng,Dara buyek,Hıltırşık, Dırık, Nerebend
Yukarıda adlarını yazdığımız yaylalar haricinde benim yazamadıklarım bilmediklerimde mutlaka vardır, Bu bilgilerde şavaklıların bu yaylalarla ne kadar özdeşleşdikleri ortaya çıkmaktadır, Yaylalarda vefat eden şavaklılar mekan ayrımı yapılmadan vefat ettikleri yaylalarda gömülmektedirler. Şavaklıların Dersimde yerleşik bir halk olduğu gerçeğini ve bu göçer- konar yapılarını iyi anlamamız açısında tarihten günümüze kadar gelenYörüklerin tarihine de kısaca bakmakta yarar vardır. 
11.yy'da Orta Asya'da göç ettikleri vurgulanan Yörükler İran'dan geçerek Anadolu'ya yerleşmişlerdi.Anadolu'nun İslâmlaştırılıp Türkleştirilmesi sırasında, Yörükler, Anadolu'nun her tarafına yayıldı. Bir kısmı yerleşik hayata geçerek Türkmen adını aldı, bir kısmı da göçebe hayatını sürdürüp Yörük ismiyle anıldı.


Anadolu boylarında yaşayan Yörükler daha sonraki tarihi süreçte seferler için kullanılmış devrin padişahları tarafından silahlandırılmıştır.Yörüklerin Rumeli'ye geçirilmesi ve fethedilen yerlere yerleştirilmesi, daha sonra Osmanlı Devletinin umumî bir siyaseti oldu. Ancak, sonraki devirlerde, Yörüklerin Rumeli'ye yerleştirilmesi yavaşladı. Fakat 18. yüzyılın sonlarına kadar devam etti. Bu göçlerin bir kısmı, isteğe bağlı olduğu gibi, bir kısmı ise devlet siyaseti doğrultusunda mecburî olmuştur.

  900 yıl önceki Selçuklu Fatihleriyle İslam-Türkiye’nin kuruluşundan önce ve sonra yazılı belgelerdeki Dicle Kürtlerinin uruk, boy adları ile öteden beri Osmanlı, “Tahrir Defteri”ndeki “Aşiret” veya “Cemaat” adlarını, bugün bilinenleri incelemekle, bunların adaşlarının Anadolu, Azerbaycan ve Türkistan’da da yaşadığını ve Türkçe konuştuklarını görüyoruz.Çuwan / Şuwan (Türkçe “çoban” sözünden).Komşu Ak koyunlu ve Kara koyunlu Türkmenleri gibi, Kürmanç ve Zaza Kürtleri de: Erciş, Varto, Ahlat, Bitlis, Tunceli, Elazığ, Malatya, Zara, Erzincan ve çevreler irindeki köylerde, Sakalar ve Eski Oğuzlar gibi atalardan kalma bir geleneğe uyarak, İslamlıkta bile, bu “koyun-heykelli mezar taşlarını” kullana gelmişlerdir. Ancak, Sünni Kürtler, molla ve müftülerin sürekli “tekfir”i yüzünden, bu adetten zamanla vazgeçmişlerse de, Alevi Kürtler, atalardan kalma bu milli geleneği sürdürüp gitmektedirler. Ömer Kemal Agar’ın “Tunceli-Dersim Coğrafyası” (1940 İstanbul) ve Nezmi Sevgen’in ,“Anadolu’da Koyun ve At Motifli Mezar taşları” adlı makalesinde(Tarih Dünyası Dergisi, 1950 Ağustos, Sayı:8), bu uğurda fotoğraflarla birlikte, güzel izahlar verilmiştir.

Şavakların 1573 yılında padişah fermanıyla Diyarbakırdan Çemisgezek ve Pertek bölgelerine gönderildikleri tahmin edilmektedir.Osmanlı arşivlerinde şakak, şakaki, şakakyan adında bir aşiretin ve aynı şekilde şakak, şakağı, şakali adındaki bir cemaatin adı geçmektedir.Konar-göçer ekrad taifesinden oldukları belirtilen bu aşiretin yerleşim yerleri olarak Kilis, Diyarbakır, Erzurum, Musul, Halep, Çildir, Aksaray, Kars, Van, Hakkari, Mardin, Rakko, Ergani gösterilmektedir.Bu husus Şerafname de teyid edilmektedir.Ayrıca bu aşiretin Tunceli’nin Pertek ve Çemisgezek ilçelerinde Şekakan adıyla anılan bir kolunun bulunduğuda söylenmektedir ki bunun bugün buralarda yaşayan Şavak aşireti olması gerekir.


Osmanlılar Döneminde Dersim’de Yaşayan Şavaklılara Rastlanılmıyor 

Yukarıda aktarma olarak sunduğum yazıda da anlaşildığı gibi Osmanlı ve Türkiye tarihinde Dersim‘de yaşamakta olan Şavaklılara pek değinilmemiş, yer yer Pertek‘te yaşayan ve kürtçe konuşan şavaklıların Osmanlılar döneminde Diyarbakır'da gelip bu bölgelere yerleştikleri belirtilse de(Ömer Kemal Agar’ın “Tunceli-Dersim Coğrafyası”) bunun gerçektende bir dayanağı yoktur, herne kadar "Şekakan" adında bir aşiretten bahsedilsede bu aşiretin yöremizdeki "Şavaklılar"la tam olarak bir bağlantısi kurulamamıştır.Şekekanların bölgemizde yaşadıklarını biliyoruz fakat ne dün nede bu gün Şavaklılarla herhangi bir aşiret bağı yoktur. Burada bilerek ve bilmeyerek kürt olan şavaklıları türkleştirme çalışmaları ve amaçlarının olduğu anlaşılıyor.Hatta Şavaklıların aşiret olmadığını belirtmek gerekir,aşiret söylemi ile şavaklıların yaşamı örtüşmüyor. Bazı kesimler bunların sonradan bu bölgelere yerleştirildikleri görüşünü belirtselerde kesin bir veri yoktur.Şavaklıların diğer anlamıyıla Dersim‘de yaşayan konar-göçerlerin bugünkü Toroslarda yaşayan yörüklerin yaşam biçimiyle önemli benzerlikleri olsada aynı soydan gelmedikleri açıktır. Bunlardaki içtimai düzenin, kara çadirda yaylacı-kışlacı yaşayışın; koyunculuk, yoğurt-yağ ve peynir yapıcılığı ile öteki hayvan mahsulleriyle uğraşmanın ; giyim-kuşam ve yemeklerin, yakın ve uzaktaki Türkmen boyları ile Yörüklerdekinin aynı olduğunu görmekteyiz bunları çesitli örneklerle belirtmeye sanırım gerek yoktur. Buradaki en temel fark şavaklıların etnik kökenleri, inançları ve anadillerinin Türkiye’de yaşayan diğer konar göçerlerden farklı olmasıdır. Üretilen Peynir açısından burada küçük bir ayrıntıya değinmekte yarar görüyorum, Şavaklılar peynirlerini deri postlarda muhafaza ettiklerinde ürettikleri peynir "Tulum Peyniri" olarak bilinmekte ve piyasada önemli bir pazar yerine sahip olmaktadır. Bu Şavak Tulum Peynirini diğer yörelerden ayıran önemli bir özelliktir.

Pertek’te bulunan Şavak köyleri

Tıtenik,Barav,Celedor, Kurmeş, Orcan,Şokırik, Koxpinik,Taxsu,Nısırto, Avşker, Doxkan
Şavaklıların yaşadığı köylerde ezbet denilen küçük küçük aşiretlerin olduğu bilinmektedir.Dersimde yaşayan ve buranın yerleşik halkı olarak bilinen Şavaklılar yaşamlarını yakın zamanlara kadar küçük baş hayvancılıkla (özellikle koyun besleyerek) sağlıyorlardı, Şavaklı olarak bilinen Kürmeş köyünde bir dönem 15 binin üzerinde koyun besleniyordu.Köylüler arazilerini yaz aylarında farklı ürünler için kullandığında yaz aylarının sıcak ve kurak geçmesinden dolayı koyun ve keçi sürülerini para karşilığında kiraladıkları yüksek yaylalara götürüyorlardı zaten köydeki hava şartlarıda koyunların sağlıklı yaşamaları ve verimli olabilmeleri için uygun değildir,otlak ve meraların yokluğunuda buna eklemek gerekir.
Şavaklılar kendi aralarında genellikle kürtçe konuşurlar,önemli bir kesiminin Alevi-Kızılbaş inancında diğer kesim ise sunnidir.Şavaklılar yaylada tek direkli beyaz çadir ve 6 direkli (bazen dahada çok olabilir) kıl çadirlarda yaşarlar, Şavaklılar koyun ve keçilerinin ,diğer Obaların hayvanlarına karışmasını önlemek için, hayvanlara dökün, farklı renklerle boyama,dövme veya döğme adı verilen damgalar vurulurdu. Hayvanların kulakları, belli şekillerde kesilerek de, diğer oba hayvanlarından ayrılırdı. Sürü sahipleri gerekli gördüğünde belli bir ücret karşilığında Çoban alırdı, Çobanlar genellikle akşamları sürüleri otarmaya götürürlerdi ve sırtlarında yünden yapılmış bir keçe (Çoban Keçesi) taşirlardı. Oba olarak bilinen yerlerde her obanın kendilerine ait otlakları olur ve bir başka obadaki sürünün bu otlaklarda faydalanılmasına müsade edilmezdi,veya kurallara uyulmaya dikkat edilirdi her Oba 4 veya 5 aileden oluşurdu bu sayı artı veya eksi olabilir.
     
Süt mâmulleri ve et, Şavaklıların temel gıda ürünlerini teşkil eder. Giyim ve ev eşyalarını kendileri dokur.. Bununla beraber, kapalı bir ekonomiye sahip olmayıp, köy ve kasabalardaki pazarlara inerler, ürünlerini (Peynir,Çökelek,Yağ,Yün vb) satarak kendi ihtiyaçlarını (Saman,Arpa, Yulaf vb.bunların dışında temel gıda ve kışlık ihtiyaçlarını karşılarlardı) satın alırlardı katırlarıyla, şehirler arasında yük taşırlardı. Eskiden Elazığ gibi büyük şehirlere, buğday ve benzeri tüketim maddelerini, Katır,eşek gibi yük hayvanlarıyla taşirlardı.  
Şavaklılarda da tıpkı diğer yöre halkları gibi "Kirvelik""Musaiplik"gelenekleri vardır. erkek bütün aile fertlerine, “Kirve” denilerek, öz aileden sayılması; asıl kirve olan erkeğin, Dayı ve Amca derecesinde, hatta ondan da sevgili ve aziz tutulması; Kirve olan iki aile arasında, artık “kaç-göç” kalmayıp mahrem sayılara, birbirleriyle evlenmenin yasak olması gibi kurallarda vardır. Şavaklılarda ölümler olduğunda yas tutulur ve genellikle 3 gün sürer bazende erkekler kırk gün tıraş olmayarak yaslarını sürdürürler. Kadınlar başlarını bağlarlar.Matem kırk gün dolduktan sonra sona erer.


Şavaklıların geleneklerinde düğün adetleri, Newroz kutlamaları, Gağand, hızır orucu,12 İmam gibi önemli günleri vardır bunların yanı sıra düğünleride büyük önem taşimaktadır.  Düğünlerin en önemli sosyo-kültürel özelliklerinden biri de düğün oyunlarıdır. Oyunlar eski kültürel değerlerin bir bakıma canlı şahitleridir. Çünkü her oyun, belli bir sosyo-kültürel değerin ifadesidir. Şavak düğünlerinde ve nişanlarında davul-klarnet -zurna eşliğinde oynanan halayların başinda Çayda Çira, Elazığ Diki, Üç Ayak, Çifte Telli, Delilo, Nurey vb.leri gelir. Bu halaylar Alevi köyleri hariç, diğerlerinde genellikle kadınlar ve erkekler tarafından ayrı ayrı oynanır. Gelinin baba evinden çikmasi ile damat evine kadar geçen zaman sürecinde çesitli oyunlar yapılır. Bu oyunların başinda gelinin yolunu kesme gelir. Gelinin yolunu kesenler bir hediye almadan yolu açmazlardı.


Bugün hem yayla kiralarının hem de nakliye bedelinin yüksekliği çok sayıda Şavak aşireti mensubunu asıl faaliyet alanı olan küçükbaş hayvancılığı terk etmeğe ve başka geçim kaynakları bulmaya zorlamıştır. Bu etkenlerde şavaklıların toplumsal yapısında büyük çözülmelere neden olmasını dağılmalarını sağlamıştır. Şavaklıların yaşadıkları zorluklar ve yayla yasakları kalkmadığı oranda konar göçer yaşamın önümüzdeki yıllarda sona erebileceği ve gelecek nesillerin bu güzel nefis hayvansal mamüllerden yoksun kalma tehlikesiyle karşıkarşıya kalabileceğini söyleyebilirim. Şavaklıların olmadığı bir munzur yaylası düşünmek istemiyorum çünkü şavaklılar bu yaylaların yaban gülleridir,her mevsim mutlaka bu yaylalarda açmaya gelirler.
Şavaklılar  çeşitli kültürel Çalışmalara katılmakta önemli sanatsal faaliyetler yürütmektedir


Şavaklılar son yıllarda kültürel çalışmalardada önemli başarılar yakalamış uyumlu birliktelikler ve çalışmalar yürütmüşlerdir. Gerek sinema dalında gerekse sanatın diğer alanlarında çok önemli simalar ve eserler yaratmışlardır. Kurmeş köyünde sinema dalında Kazım Öz son yıllarda yaptığı çalışmalarla bu alanda büyük başarılara imza atmış şavaklıların yaşamlarını belgesellere çekerek uluslararası tanıtımını sağlamıştır. Müzik dalındada kendi aralarında çok önemli sanatçıların olduğunu biliyoruz. Aynur Doğan’nın müzik alanındaki başarısıda buna bir örnektir.Kurumsal çalışmalarda bulunan şavaklılar yurtdışında da örgütlenerek kurdukları dernek etrafında sahip oldukları kültürel dokuyu ve geleneksel yapıyı korumaya çalışmaktalar. Bu alanda yaklaşık 6 yıldır çalışma yürüten Kurmeş derneği gerek yurtdışında yapılan kültür etkinliklerinde ve gereksede köyde yaptıkları festivalle şavaklıların kültürlerine çok önemli katkılar sunmaktalar.